Personelin Kadınlar Günü Kutlaması 2018

Personelin Kadınlar Günü Kutlaması 2018

Başkan Hasan Sezgin personelin kadınlar gününü kutladı


Başkan Hasan Sezgin A Blok yönetim ve Perpa Üst Kurul kadın çalışanlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutladı.

8 Mart Perpşembe günü kadın çalışanlar ve tek bayan yöneticimiz Gülüşah Uçar ile birlikte Koçi Restaurant’ta öğle yemeği yenildi.

 

Vergi Dairelerinin Perpa Ziyareti

Vergi Dairelerinin Perpa Ziyareti Mecidiyeköy Şişli

Vergi Dairelerinin Perpa Ziyareti

Vergi Dairelerinin Perpa Ziyareti

Vergi Dairelerinin Perpa Ziyareti

Vergi Daireleri Perpa’yı Ziyaret Etti

Mecidiyeköy ve Şişli Vergi Dairesi Müdürleri ile Muhasebe Meslek Grupları Yöneticiliğimizi ziyaret ettiler.

Mecidiyeköy Uygulama ve Denetim Müdürü Ayşe ÇITANAK, Şişli Vergi Dairesi Müdürü Kadir ARSLAN, Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürü İsa YILDIZ, Perpa B Blok Yön.Kur. Üyesi Hacı DEMİR, YMM Mustafa SEZEN, SMMM Bayram ERAT, İSMMMO  Şişli Temsilci Yrd. Derya DOĞAN, İSMMMO Şişli Temsilci Yrd. Tomris COŞKUN, İSMMMO Şişli Temsilci Yrd. Yılmaz BEBEK,  Perpa Muhasebe Meslek Grup Sözcüsü Suna KARAHAN, Perpa Muhasebe Meslek Grup Sözcüsü Canan Can Erbaş , A Blok Yöneticiliğimizi ziyaret ettiller.

Kendilerini A Blok Başkanı Hasan SEZGİN  ile Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerimiz, Erol ERGEL, Dursun TEKİN, Fatih OĞUZ , Nazım ERDEMİR ve Genel Müdürümüz Serkan DÜZENLİ karşıladı.

Şişli Vergi Dairesi

PERPA HABERLERİ   

PERPA FAALİYETLER    

PERPA ANA SAYFA  

PERPA İLETİŞİM

Gimder Perpa Ziyareti

Gimder Perpa Ziyareti

Gimder Genel Başkanı, Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri A Blok Yöneticiliğimizi ziyaret etti.

Gimder Genel Başkanı ve Beykoz Vergi Dairesi Müdürü Ali MENDİLLİ, Gimder Genel Başkan Yardımcısı ve İhbar Şikayetler Denetim Koordinasyon Müdürü Emre VURUCUEL, Gimder Genel Sekreteri ve Beşiktaş Vergi Dairesi Müdür Yard. İsmail OTACI, B Blok Yönetim Kurulu Üyesi Hacı DEMİR, YMM Mustafa SEZEN A Blok Yöneticiliğimizi ziyaret ettiler.

 

Nişasta bazlı şekerin zararları

Nişasta bazlı şekerin zararları

Nişasta bazlı şekerin zararları

nişasta bazlı şeker

Prof. Dr. Bingür Sönmez nişasta bazlı şekerin zararlarını anlattı: Yabancı firmaların tatlı zehrinin yurttaşa satışı kolaylaştırılıyor!

Çocuklardaki büyüme geriliğinin sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Kız çocuklarda görülen folikistiğin sebebi de mısır şurubu şerbeti. Yaşlılarda Alzheimer yapıyor. Ama genç yaşlı herkeste obezitenin kesin nedeni, çünkü doymayan insanlar yaratıyor
Prof. Dr. Bingür Sönmez nişasta bazlı şekerin zararlarını anlattı: Yabancı firmaların tatlı zehrinin yurttaşa satışı kolaylaştırılıyor! Çocuklardaki büyüme geriliğinin sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Kız çocuklarda görülen folikistiğin sebebi de mısır şurubu şerbeti. Yaşlılarda Alzheimer yapıyor. Ama genç yaşlı herkeste obezitenin kesin nedeni, çünkü doymayan insanlar yaratıyor

Türkiye’deki şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve beraberinde mısır şurubuna dayalı tatlandırıcıların piyasaya hakim olması, kanser başta olmak üzere, sağlığımız üzerinde pek çok ölümcül sonucu da beraberinde getiriyor. Bu haftaki Pazartesi Söyelşisi’nin konuğu olan ühlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Şimdi biz toz şekere, yani pancar şekerden elde edilen şekere razıyız çünkü kanseri gördük sıtmaya razı olduk. Bu nedenle artık annelere diyoruz ki sakın çocuklarınıza sokaktan endüstriyel tatlı almayın, evde kendiniz yapın” ifadelerini kullanıyor.

Türkiye’deki şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve beraberinde mısır şurubuna dayalı tatlandırıcıların piyasaya hakim olması, kanser başta olmak üzere, sağlığımız üzerinde pek çok ölümcül sonucu da beraberinde getiriyor. Bu haftaki Pazartesi Söyelşisi’nin konuğu olan ühlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Şimdi biz toz şekere, yani pancar şekerden elde edilen şekere razıyız çünkü kanseri gördük sıtmaya razı olduk. Bu nedenle artık annelere diyoruz ki sakın çocuklarınıza sokaktan endüstriyel tatlı almayın, evde kendiniz yapın” ifadelerini kullanıyor.

Prof. Sönmez, mısır şurubunun yol açtığı tehlikelere şöyle işaret ediyor: “Son yıllarda kolit o kadar çok arttı ki, bu tamamen mısır şurubuna bağlı. Sonra karaciğerde normal glikoz, glikora çevrilirken mısır şerbeti hiçbir şeye çevrilmiyor, direk yağa çevriliyor. Ve şu anda kime karaciğer ultrasonu yapsanız yağlanma var. Mısır şurubu şerbetinin pankreas kanseri de yaptığı şeklinde çok ciddi yayınlar var. Siroz ve pankreas kanserinin birinci neden nişasta bazlı şeker.

Dahası, mısır şurubu Tip 2 diyabet de yapıyor çünkü insülin mekanizmasını tamamen bozuyor. Çocuklardaki büyüme geriliğinin, o kısa boyunlu, kısacık bacaklı olan çocukların sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Kız çocuklarda görülen kolikistiğin sebebi de mısır şurubu şerbeti. Yaşlılarda Alzheimer yapıyor. Ama genç yaşlı herkeste obezitenin kesin nedeni, çünkü doymayan insanlar yaratıyor.”

Nişasta bazlı şeker

»Bugünlerde halk sağlığını tehdit eden en önemli konuların başında mısır şurubu geliyor. Bizi bu noktaya getiren süreci kısaca anlatır mısınız?

 

Tatlıyla tanışmamız 5 bin yıl öncesine dayanıyor. Bu tatlı bal, yiyeceklerde ve enerji kaynağı olarak kullanılıyor; doğal ve sağlıklı. Ardından, milattan sonra 300- 400 yıllarında şeker kamışı şekeri ortaya çıkıyor. O da sağlıklı bir şeker. Güney Asya’da başlayıp Amerika’ya kadar geliyor ve en çok Küba’da yetiştiriliyor. Ama şeker kamışı şekeri çok pahalı. Öyle ki “toprağın altını” ifadesi kullanılıyor. Sonra da, bundan 200 yıl kadar önce, şeker pancarı devreye giriyor. Ancak daha sonra, ucuz şeker elde edebilmek için, Amerika’da 1970’lerde mısır şurubundan şeker elde edilmeye başlandı. Ve tüm dünyaya nişasta bazlı şekeri yaydı, ucuz, raf ömrü uzun ve normal şeker değil tatlandırıcı olan bu büyük felaketi.
nişasta bazlı şeker

>>Mısır şurubu neden felaket, hangi açılardan felaket?

 

Mısır şurubu şerbeti ayrıcalığı Kemal Derviş zamanında Amerika’nın baskısı sonucunda başladı. O dönem, pancar şekeri üretimine kota koydurdular ve Türkiye’nin şeker üretimini en az yüzde 7’si nişasta bazlı şeker, yani mısır şurubu olması sağlandı. Ertesi yıl, mısır şurubunun kotası, tekrar artırılarak yüzde 15’e çıkarıldı. Son zamanlarda yüzde 30’a yükseltildi. Bu, işin görünen kısmı. Görünmeyen kısmı, 2017’de pancar ekimini serbest bıraktılar. Daha önce köylü ne kadar pancar ekmesi gerektiğini o yörenin pancar fabrikasıyla anlaşılıyordu. Ve fabrika ekilen pancarın tamamını alıyordu. Şimdi köylüye istediğiniz kadar pancar ekebilirsiniz diyerek, pancar ekimini serbest bırakıp fabrikaları kapatıyorlar. Türkiye’de 5 tane mısır şurubu üreten firma var, 120 bin tondan 500 bin tona kadar yıllık üretimleri var ve bunların müşteriye ihtiyacı var. Yurtdışına gönderiyorlar ama iç piyasa çok önemli. Eğer normal şeker yapılırsa, bunların yaptıkları mısır şurubu ellerinde kalacak.

 

>>Şeker pancarı nasıl bir ürün?

 

Toprağın harikası. Toprağı azottan beslemesinden tutun da, fabrikaya girdiğinde alkol, küspe gibi birçok yan ürün elde ediliyor. Örneğin ziyaret ettiğim Konya Şeker Fabrikasında (Torku) şeker pancarından elde edilen ısıyla bir havuz yapmışlar, sıcak suda çok çabuk büyüyen bir balık üretiyorlar. Bir domates serası yapmışlar, bütün ısıtmasını pancar şekeri sırasında çıkan ısıdan elde ediyorlar. Sonuç olarak gele geçek küspeden çok kaliteli hayvancılık yapıyorlar.

 

>>Siz yıllarca üç beyaz çok zararlı dediniz: un, tuz, şeker. Peki nişasta bazlı şeker bunun neresinde?

 

Şimdi biz toz şekere, yani pancar şekerden elde edilen şekere razıyız çünkü kanseri gördük sıtmaya razı olduk. Bu nedenle artık annelere diyoruz ki sakın çocuklarınıza sokaktan endüstriyel tatlı almayın, evde kendiniz yapın.

>>Neden bu kadar zararlı nişasta bazlı şeker?

 

Mısır şurubu şerbeti, früktozdan elde edilen şekerdir. Normal şeker yüzde 50 früktoz, yüzde 50 glikozdur ve tabii ki zararlıdır ama mısır şurubu şerbeti yüzde 80 früktoz yüzde 20 glikozdur. Emilmesinden başlayıp tüketimine kadar vücuda yaptığı tahribatın hesabı yok.

Emilmesinden başlayalım.

Emilirken ince bağırsakta o kadar enerji sarf ediliyor ki, bağırsakta kolit oluşuyor. Son yıllarda kolit o kadar çok arttı ki, tamamen mısır şurubuna bağlı. Sonra karaciğere geliyor, karaciğerde normal glikoz, glikola çevrilirken mısır şerbeti hiçbir şeye çevrilmiyor, direk trigilesid olarak yağ oluşturuyor. Ve şu anda kime karaciğer ultrasonu yapsanız 1. Veya 2. derece karaciğer yağlanması var. Bu nedenle artık literatürde çok belirgin bir isim var: “Alkole bağlı olmayan siroz” terimi var. Mısır şurubu şerbetinin pankreas kanseri de yaptığı şeklinde çok ciddi yayınlar var. Siroz ve pankreas kanserinin birinci neden nişasta bazlı şeker.

Dahası, mısır şurubu Tip 2 diyabet de yapıyor çünkü insülin mekanizmasını tamamen bozuyor. Bu hastalığın son yıllarda bu kadar artmasının nedeni tamamen nişasta bazlı şeker.

>>Çocuklarda ne gibi görünür durumlara yol açıyor?

Büyüme hormonunu geriletiyor. Çocuklardaki büyüme geriliğinin, o kısa boyunlu, kısacık bacaklı olan çocukların sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Kız çocuklarda görülen Polikistik Over’in sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Yaşlılarda Alzheimer yapıyor. Ama genç yaşlı herkeste obezitenin kesin nedeni, çünkü doymayan insanlar yaratıyor. Mısır şurubu şerbeti ile yapılmış bir tatlı yediğiniz zaman doymazsınız. Benim annem küçükken bize bayramlarda baklava yapardı, iki dilim yer doyardık. Şimdi dışardan bir kutu baklava alın, hepsini yersiniz yine de doymazsınız. Çünkü doyma hormonumuz olan leptini, mısır şurubu ile inaktif hale getiriyor.

>>Öyleyse biz mısır şurubu şerbeti ile yapılmış ürünlerden uzak duracağız, ama kota her geçen gün artarken ve bu madde piyasanın hakimi olurken bunu nasıl başaracağız?

Ne yazık ki rekabet kanununun haksız olan kuralları var: Örneğin, bir baklava üreticisi, vitrinine “ürünlerimizde mısır şurubu şerbeti kullanılmamaktadır” yazarsa, bir firma, televizyonda “Biz lokum yapıyoruz ama mısır şurubu şerbeti kullanmıyoruz” derse ceza alıyor.

>>Peki biz yurttaşlara ne görevler düşüyor?

Öncelikle fabrikaların kapatılmaması için mücadele edeceğiz. Köylü, Torku gibi şeker fabrikalarını satın alacak. Belediyeler seferber olacak, fabrikaların hiçbirini kapattırmayacaklar çünkü bu fabrikaların hiçbiri zarar edecek durumda değil. Fabrikaları yerel halk, kooperatifler, vakıflar, köylü satın alıp layıkıyla işletirse Türkiye ekonomisi zıplar ve biz yurt dışına şeker ihraç edecek duruma geliriz. Ama böyle devam ederse şimdiden yurtdışından şeker ithal eder durumdayız çünkü aklı selim insanlar mısır şurubu kullanmak istemiyor. Dahası, toplum baskısı yaratmak zorundayız. Baklava alacağımız zaman satıcıya ne şekeri kullandığını sormalıyız.

>>Marketlerde karşımıza çıkan sınırsız seçenek ile başa çıkacağız?

Maalesef marketlerde, ürünlerin üzerinde “mısır şurubu şerbeti kullanılmaktadır” ya da “kullanılmamaktadır” yazmıyor. Bir ürünün içinde mısır şurubu şerbeti varsa g37, g40, g85, g50, m38 yazıyor ve kanunen sorumluluğunu yerine getirmiş oluyor. Peki bu içerik size bir şey ifade ediyor mu, tabii ki hayır. Şu an mısır şurubu şerbeti bazlı ürünler piyasanın yüzde seksenine ulaştı ve kotanın önü açık. Şeker fabrikaları kapatılırsa artık hiç kota da olmayacak. Endüstrinin mısır şurubu şerbetini tercih etmesi maliyetinden ve raf ömrü uzunluğundan dolayı çok normal, ama bizim sağlığımız ne olacak? Evde bir baklava yapın ve koyun dolaba, üç gün sonra kristalize olur ve doğrusu budur. Ama dışarıdan alın bir baklava masanın üstüne koyun, 10 gün sonra aynıdır, ne kristalize olur ne de bozulur. Böyle bir şey sağlıklı olabilir mi?

Sabah kahvaltıda yediğimiz reçel, çikolatalı tatla, gofret, bisküvi, endüstriyel tatlılar tamam yakını mısır şurubundan yapılıyor. İnanmayacaksınız ama bal ve pekmezin büyük bir bölümü mısır şurubundan yapılıyor ve özel aroma ilave ediliyor.

>>Peki Batı’da durum nedir? Başta, mısır şurubu şerbetini tüm dünyaya yayan Amerika olmak üzere?

Amerika’da mısır şurubu şerbetinin kotası yüzde 2, son dönemde yüzde 1’e indirmek için çalışıyorlar. Fransa’da ve Almanya’da yüzde 3 ile 5 arasında ve onlar da bunu düşürmeye çalışıyorlar. Batı’nın bundan geri adım atmasının nedeni kanser başta olmak üzere hastalıkların ortaya çıkışı. Bizim ülkemizde de mısır şurubu şerbeti üretilebilir, kime satarlarsa satsınlar ama bizde de kotası yüzde 1’e düşmeli.

>>GDO’lu ürünler bir dönem çok tartışılıyordu. Bu tartışmada sizin açınızdan son durum nedir?

Ben GDO konusunda mısır şurubu şerbetinde olduğum kadar olumsuz değilim. GDO çok farklı. İlle de genetiği oynanmış değil de, genetiği ıslah edilmiş ürünler var. Bir Sümer ören yerinde buğday bulabilirsiniz ama üzerinde 8-10 buğday tanesi görürsünüz. Ama bugün bir buğday tanesini üzerinde 60 taneden az buğday varsa dünya aç kalır. Çünkü tarım alanları azaldı, çiftçi azaldı ve nüfus çok arttı. O nedenle genetiği ıslah edilmiş ürünlere ihtiyacımız var. Bir mısırın oynanmış genetiği sağlık sorunlarına neden olacağına dair hiçbir bilimsel makale yok. Dünya açlığa ve kıtlığa gidiyor o nedenle bu şekilde ıslah edilmiş tohumlar kullanmak zorundayız.

>>Siz diyorsunuz ki, hiçbir şey mısır şurubu şerbeti ile karşılaştırılamaz.

Hiçbir felaket, mısır şurubu şerbetinin ülkeye yaratacağı siyasi, ekonomik, siyasal ve insan sağlığı açısından yaptığı felaketi yaratacak kadar kötü olamaz. Türkiye’de 2000 yılından beri, yanı mısır şurubu şerbeti kullanılmaya başlandığından beri, az önce saydığım hastalıklarda patlama yaşanıyor. Böyle giderse hastalıkların önüne geçmemiz mümkün değil.

>>Son yıllarda değişen trendler, alışkanlıklar göz önünde bulundurulduğunda, kalp sağlığını tehdit eden yeni tehditler nelerdir?

En büyük tehdit sigara. Bugün sigara deneme yaşı ilkokul çocuklarına inmiş durumda. Oysa benim gençliğimde başlama yaşı askerlikti. İkinci en büyük tehlike obezite. Okullara gidin, çocukların hepsinde büyüme ve gelişim bozuklukları görürsünüz. Spor yapma alışkanlıkları çocuklara kazandırılmıyor. Yetişkinler için de aynı durum geçerli. Beslenme çok kötü. Bunun yanından anormal stresliyiz. Trafikte de stres var, televizyon programlarında da. Kalp hastalıkları yaşı çok aşağı indi. Bir de bizim en büyük felaketimiz, sessiz kalp hastalığı. Hasta olmadan kalp krizi geçirmeden teşhis etme olanaklarımız arttı, geliştirmemiz gerekiyor.

»Marketlerde karşımıza çıkan sınırsız seçenek ile başa çıkacağız?

Hazır satın alınan; bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde, meyve suları, dondurma, reçel, jöle, marmelat, rhelva, sütlü tatlılarda mısır şurubu şerbeti kullanılıyor. Ve maalesef marketlerde, ürünlerin üzerinde “mısır şurubu şerbeti kullanılmaktadır” ya da “kullanılmamaktadır” yazmıyor. Bir ürünün içinde mısır şurubu şerbeti varsa g37, g40, g85, g50, m38 yazıyor ve kanunen sorumluluğunu yerine getirmiş oluyor. Peki bu içerik size bir şey ifade ediyor mu, tabii ki hayır. Şu an mısır şurubu şerbeti bazlı ürünler piyasanın yüzde 30’una ulaştı ve kotanın önü açık. Şeker fabrikaları kapatılırsa artık hiç kota da olmayacak. Endüstrinin mısır şurubu şerbetini tercih etmesi maliyetinden ve raf ömrü uzunluğundan dolayı çok normal, ama bizim sağlığımız ne olacak? Evde bir baklava yapın ve koyun dolaba, üç gün sonra kristalize olur ve doğrusu budur. Ama dışarıdan alın bir baklava masanın üstüne koyun, 10 gün sonra aynıdır, ne kristalize olur ne de bozulur. Böyle bir şey sağlıklı olabilir mi?

Kaynak: BirGün Gazetesi
birgün

PERPA HABERLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA FACEBOOK

PERPA İLETİŞİM

Kalder Başkanı Cem Bektaş

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Üyesi Cem Haydar BEKTAŞ Yöneticiliğimizi ziyaret etti.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Üyesi Cem Haydar BEKTAŞ Yöneticiliğimizi ziyaret etti.

Sayın BEKTAŞ,  Perpa hakkında detaylı bilgi alarak birlikte yapılabilecek çalışmaların yanı sıra Perpa ticartine yön verilebilecek projeler hakkında görüşme sağladılar.

 

Mevlüt UYSAL’ı ziyaret

Mevlüt UYSAL’ı ziyaret

Perpa A Blok Yönetimi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt UYSAL’ı ziyaret etti.

Perpa A Blok Yöneticiliğimiz, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mevlüt UYSAL’ı makamında ziyaret etti.

Ziyaretlerinde Perpa’nın sorunları ve ticari durumu hakkında görüşme sağlandı ve destekleri istenildi.

Kendilerine yeni görevlerinin hayırlı olması dilenerek, Perpa’ya davet edildi.

Perpa A Blok Yönetimi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt UYSAL'ı ziyaret etti.

 

Sarıyer Belediye Başkanı Perpa Ziyareti

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti

Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti.

Sayın Şükrü GENÇ, Yönetim Kurulu üyeleri tarafından karşılandı. Perpa hakkında genel bilgilendirme sağlandı. Görüşme sonrasında,  Kanal Ekonomi’ nin konuğu oldu.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti

 

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ Yöneticiliğimizi ziyaret etti

 

Genel Kurul Görev dağılımı 2018

Genel Kurul Görev dağılımı 2018

8 Şubat’ta yapılan Genel Kurul’dan sonra ilk Yönetim Kurulu toplantımızı gerçekleştirdik.

Öncelikle genel kurulumuzda bulunanlara ve kendini bir vekille temsil ettiren değerli kat maliklerimize duyarlılıklarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hizmetlerimizin devamı ve projelerimizi tamamlamak üzere bize iki yıl daha yetki verdiniz. Bu desteğiniz, gayret ve çabalarımızı artıracaktır.

8 Şubat 2018 Perşembe günü yapılan Genel Kurul’dan sonra yeni Yönetim ilk Yönetim Kurulu toplantısını gerçekleştirdi.  Gerçekleşen genel kurul detayları , devam eden çalışmalar ve yeni projeler hakkında görüşme sağlandı.

 

Yeni dönemde YÖNETİM VE DENETİM KURULUMUZ;

YÖNETİM KURULU

HASAN SEZGİN                  Yön. Kur. Başkanı               ŞENAY EMLAK
EROL ERGEL                     Yön.Kur.Başk.Yard.             GİMELSAN ELEKTRİK
CENGİZ ÖZCAN                  Yön.Kur.Başk.Yard.            SİSEL ELEKTRİK
GÜLÜŞAH UÇAR               Yön. Kur.Üyesi                     SARAY ELEKTRİK
İSMAİL BÖLÜK                   Yön. Kur. Üyesi                    GÜLSAN KABLO
EROL KARTAL                 Yön. Kur. Üyesi                    KARTAL İNŞAAT
CEMİL HABERDAR            Yön. Kur. Üyesi                  CANEL ELEKTRİK MÜHENDİSLİK
MERT KIZILTEPE               Yön. Kur. Üyesi                    BANKACI – FİNANS UZMANI
NAZIM ERDEMİR               Yön. Kur. Üyesi                   ERDEMİR ELEKTRİK
KEMAL GAYGUSUZ             Yön. Kur. Üyesi                 İNTER ISI
DURSUN TEKİN          Yön. Kur. Üyesi                SMMM

 

DENETİM KURULU

İRFAN BİLGİN                      ERGİN ELEKTRİK
MUSTAFA SANCAR          GEMTA DIŞ TİCARET

 

ÜST KURUL YÖNETİM KURULU

HASAN SEZGİN                 ŞENAY EMLAK
EROL KARTAL                  KARTAL İNŞAAT
NAZIM ERDEMİR                 ERDEMİR ELEKTRİK

 

ÜST KURUL DENETİM KURULU

FATİH OĞUZ                       EFEKAN DENETİM

 

 

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

 

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor. Güneydoğu Anadolu bölgemiz, küresel ısınmanın 1 derece artmasıyla 500 metre daha yukarıda yaşama ortamı bulan ve sıtmaya neden olan bir sivrisineğin hastalık riskine girmiş bulunuyor. Bu sivrisinek Afrika’da bulunurken artık Güneydoğu Anadolu’da

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şen, küresel ısınmaya bağlı olarak Türkiye’de çok ciddi gelişmelerin yaşandığını söyledi. Şen’e merak edilenleri sorduk.

»“Eylül ayı artık yaz mevsimine dahil oldu. Artık bahar ayları 1,5 aya inecek. Mevsimlerin geçiş dönemleri olan baharlar artık daralıyor. İlkbahar ve sonbahar ayları 3 değil 1,5 ve daha sonra da bir aya düşecek. Belki de daha sonra ortadan da kalkacak” diye bir açıklamanız olmuştu. Biraz açar mısınız?

Küresel ısınmanın meydana getirmiş olduğu iklim değişikliği Türkiye’de son 2o yıldır ciddi bir biçimde kendini hissettirmeye başladı. Meteorolojik sistemlerin Türkiye’ye giriş yollarında değişiklikler meydana geldi. Bundan dolayı iki mevsim arasında geçiş dönemleri olan bahar dönemleri süreleri azaldı, 3 aylık dönemler 1 aya döndü. İleride bahar ayları tamamen ortadan kalkacak. Çünkü Türkiye artık yarı kurak iklime doğru gidiyor.

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

»Bu durum, uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracak?

İlki insan sağlığına etkileri, aşırı sıcaklar nedeniyle kalp damar hastalıklarında, beyin kanamalarında artışlar meydana gelecek. 2003’te Fransa’da meydana gelen aşırı sıcaklarda 35 bin kişinin ölmesi gibi… Bunun yanında yarı kurak iklime geçtiğimiz için ciddi bir su sıkıntısı olacak ve su sıkıntısından kaynaklı hastalıklar ortaya çıkacak. Ayrıca tarımsal kuraklık da ürün azlığına neden olacak. Yani diyelim buğday ekiyoruz, buğday gerekli yağışı ve gerekli günlük sıcaklık derecelerini toplayamazsa ürün azlığı meydana gelecek.

»Ne yapmamız lazım?

Türkiye’nin artık çok su gerektiren tarım ürünlerinden uzaklaşması lazım. Onun yerine az su gerektiren ürünlerini, nereye ekeceğimizi de bilmemiz lazım. Belki birtakım tarım ürünlerini dışardan alabiliriz ama artık Türkiye’de değişen iklime bağlı olarak yetişecek ürünlere ağırlık vermemiz lazım.

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

»Küresel ısınmanın etkileri ile hangi ülkeler dünyada ciddi bir biçimde mücadele etmekte?

Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek bölgeler, Akdeniz Çukuru’ndaki İsrail, Mısır, Türkiye gibi ülkeler, Güney Asya ülkeleri ve tabii Afrika’daki ülkeler.

»Dolaylı etkilenenler ticareti düşünüyor ama direkt etkilenenler ne gibi önlemler alıyor?

Örneğin biz önlem almıyoruz. Oysa her şeyden önce, kuraklığa karşı suyu çok iyi kullanmamız lazım. Su, Türkiye’nin en önemli meselesi olacak. Sonra, biz de, ticaret açısından da ekip biçeceğimiz ürünleri gözden geçirmeliyiz. Ayrıca, turizm açısından, sıcaklar artacağı için sıcaklarda buraya talep azalacak mı, ne şekilde değişecek bunu hesaplayarak belki iki partili bir turizm mevsimi düşünmek lazım.

Türkiye’de Afrika tipi salgınlar başlıyor

»Bizim gibi küresel ısınmadan direkt etkilenen İsrail, bu meseleyi ne kadar gündemine alıyor?

İsrail küresel ısınma ile ilgili önemli çalışmalar yapıyor. Bulut tohumlama işlemleri yapıyor, hidrolojik planlar geliştiriyor, akış yağış ilişkisindeki ara sorunları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Açık kanallar yerine, buharlaşmayı önleyici kapalı kanallar yapıyor. Stoklama havzalarını mimara açmıyor, yağmur suyunu ayırıyor, yani şehirleşmeyi buna göre yapıyor. Türkiye de bunları yapabilir. Eskiden sarnıçlar vardı, sarnıçlarda bu sular kullanılırdı, şimdi geriye dönmemiz lazım. Yani musluktan kullanılan suya talep azaltılabilir. Türkiye’de susuzluk tehlikesi hiçbir zaman geçmediği gibi, gün geçtikçe artıyor. Şehir yapılanmalarında altyapıyı ona göre oluşturmak lazım. Şehirleşmeyi yatayda gerçekleştirmek lazım. Gökdelenleri yaparken de meteorolojik parametreleri göz önünde bulundurmak lazım. İstanbul’daki gökdelenler, şehrin havasını temizleyen hakim rüzgar yönüne karşı yapılmış durumda. Kuzeyden gelen rüzgârı önlüyorlar. Anadolu’da da benzer şekilde, öyle çarpık bir şehirleşme olmuş ki, havalandırma olmuyor.

»Küresel ısınmanın bireysel hastalıklarda yaratacağı tehlikeye dikkat çektiniz röportajımızın başında. Peki ya salgın hastalıklar?

Yakın zaman önce Karadeniz’de bir sivrisinek çıktı ve küresel ısınmaya bağlı olarak sıcaklığın yüksek olmasından dolayı orada üremeye başladı. Bu, çok tehlikeli bir tür. Öte yandan, Güneydoğu Anadolu bölgemiz de, küresel ısınmanın bir derece artmasıyla 500 metre daha yukarıda yaşama ortamı bulan ve sıtmaya neden olan bir sivrisineğin hastalık riskine girmiş bulunuyor. Bu sivrisinek geçmişte Afrika’da bulunurken artık Güneydoğu Anadolu’da. Öte yandan kenenin de çıkması sıcaklığın fazla olduğu dönemlerde gerçekleşiyor. Dolayısıyla bundan sonra eskisinden çok daha fazla kene vakası göreceğiz.

»Toplumsal farkındalık ne durumda?

Toplum aslında çok ilgileniyor ama ne yapması gerektiğini bilmiyor. Siş fırçalarken suyu kapatmak gibi bireysel çözümler işin küçük bir boyutu, toplumun asıl yapması gereken, yerel yönetimleri ve devlet erkini bu konuda uyarmak.

Kaynak: Birgün Gazetesi

PERPA HABERLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA FACEBOOK

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul / Hasan Sezgin

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği 2018 Genel Kurulu Yapıldı

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği 2018 Genel Kurulu 8 Şubat 2018 Perşembe günü saat 15:00 te Perpa A Blok Konferans Salonunda yapıldı.
Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul / Cengiz Özcan

Başkan Hasan Sezgin’in açılış konuşmasından sonra Başkan Yardımcısı Cengiz Özcan, 2016-2017 yıllarında yapılan faaliyetleri ve yatırımları anlattı.
Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul / Dursun Tekin

Yapılan seçimde mevcut yönetim kurulu 2 yıllık görev yapmak üzere yeniden seçildi.
Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul / Mert Kızıltepe

Genel kurul’da aidatların %15 artırılmasına karar verildi.
Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul / Mustafa Kaçmaz

Başkan Hasan Sezgin’in genel kurul konuşması:
Sayın Divan,

Saygıdeğer Perpalılar,

Sayın Kat malikleri ve temsilcileri,

Sayın Misafirler,

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Dostlar Merhaba,

Genel Kurulumuza Hoş geldiniz.

2018 yılı Olağan Genel Kurul toplantısına iştirakiniz dolayısıyla her birinize şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına teşekkür ederim.

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Sizleri burada görmek bizi mutlu etti. Sizlerle birlikte PERPA güvende iyi ki varsınız…

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Sayın Kat Malikleri,

Hepinizin bildiği gibi Genel kurul faaliyetlerinin temel amacı bir önceki dönem faaliyetlerinin yer aldığı faaliyet raporlarını irdelemek, denetim kurulu üyelerinin görüşleri alınarak anılan süreci ibra etmek ya da etmemek, bir sonraki dönem için yeni yönetim kurulunu seçmek ve yeni dönem için bütçe sürecinin onaylamaktır.

Perpa Ticaret Merkezi 2018 Genel Kurul

Var olan yönetim kurulu için ise hesap verme yeridir. Bizler yönetim kurulu olarak karşınızdayız dara durduk.

Hatalarımız var ise saygı ve sevgi çerçevesinde her türlü eleştiriye açığız, aksi takdirde yapmış olduğumuz doğru ve başarılı işler için de alkış ve destek istiyoruz.

Soracağınız her soruya gücümüz yettiğince, dilimiz döndüğünce ama dürüstçe cevap vereceğiz.

A Blok yönetim kurulu ve denetim kurulu olarak görev yaptığımız dönemlerde Perpa’nın çıkar ve menfaatlerini azami gayretle korumaya çalıştık.

Bu konuda en büyük sorunumuz olan arsa davalarında bugün geldiğimiz noktada ise karşılığını almak üzereyiz, hepinizin bildiği gibi 2007 yılında yapılan imar uygulamasına karşı açmış olduğumuz davada haklılığımız, İstanbul 7. İdare mahkemesi tarafından tespit edildi yapılan işlem tamamen iptal edildi. İBB ve Şişli belediyesi tarafından başlatılan temyiz başvurusu, danıştay 6.dairesi tarafından red edilerek lehimize onandı, Perpa’ya hayırlı ve uğurlu olsun.

Şimdi sonuç alma zamanı,

Şişli belediyesi geri dönüşüm cetvellerini hazırlandı bu geri dönüşüm cetvelleri, İstanbul il kadastro müdürlüğü tarafından 24 Kasım 2017 tarihinde onaylanarak Şişli tapu müdürlüğüne gönderildi, yapılacak işlemin sayısal çokluğu ve büyüklüğü nedeniyle önce İstanbul bölge müdürlüğüne daha sonra Tapu kadastro genel müdürlüğüne gönderildi görüş istendi. Dava çözüme kavuşturulmak üzere Şişli tapu müdürlüğüne geldi sanıyorum birkaç ay içinde tapularımız değişmiş olacak eskisi gibi arsa paylarımız 108526 m2 üzerinden işlenecek.

 

Bir sonraki aşama ise açık otopark gelirlerinin tespit ve tazmini için açılacak davalar. Bu konuda Şişli belediyesine karşı açtığımız pilot davalar mahkeme tarafından kabul edildi ve geldiğimiz nokta itibarı ile, Üst kurul ve Sınırlı sorumlu Perşembe pazarı tüccarları kooperatifinin defterleri incelenmek üzere mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi için istenmiştir. Süreç tarafımızdan şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada titizlikle takip edilecek ve kat maliklerimizin çıkarları korunacaktır.

 

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.

 

 

Her şey gönlünüzce olsun.

Sevgi ve Saygılarımla.