Yazılar

Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı

Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı Sonuç Bildirisi

Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı

Türk Dünyası Ortak Alfabe

Türk Dünyası Ortak Alfabe

2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’da Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı düzenlendi. Çalıştay’ın ardından sonuç bildirgesi sunuldu.

Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’da Türk Dünyası Alfabe Çalıştayı gerçekleşti. Çalıştayda, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Türk cumhuriyetlerinden gelen bilim adamları ortak alfabe konusunda bildiriler sundu.

Çalıştay kapsamında, İsmail Bey Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” Türk Dünyası Edebiyat (Roman) Ödülleri ve 2022 Yılı Türk Diline Hizmet Ödülleri gerçekleşti. Etkinlik, Tük Devletler Teşkilatı ve Türk Dil Kurumu bünyesinde hayata geçirildi. Çalıştayın ilk gününde, Türk Devletler Teşkilatı Aksakallar Heyeti açılış konuşması yaptı ve ödüller sahiplerini buldu.

Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı 2022

Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı

“DİL MESELESİ SİYASİ BİR MESELEDİR”

Etkinliğin ikinci gününde ortak alfabe konusu tartışıldı ve Sonuç Bildirgesi sunuldu. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, açılış konuşmasında, Çalıştay’ın önemine vurgu yaparak, “Alfabe meselesi dil meselesi değil bu bir siyasi meseledir. Türk dünyası Dil Komisyon Başkanlarının ortak alfabe konusunda kendi Cumhurbaşkanlığı ile birlikte yürütmelidir. Çünkü biz günümüze kadar bilim adamları olarak kendi aramızda tartışmaktan bir neticeye varamadık.” ifadesini kullandı.

Türk Devletleri Teşkilatı

“TÜRK DÜNYASI, GASPIRALI’NIN YOLUNDAN AYRILMAMALI”

Prof. Dr. Mustafa Öner ortak alfabenin tarihinden bahsetti. Öner, yaptığı konuşmasında, “Her şeyden önce Türk Dünyası fikir adamı ve büyük önderimiz İsmail Gaspıralı’nın kurduğu yolu ve sloganını unutmamalıyız, bu yoldan ayrılmamalıyız. Bilhassa 1926 yılı Bakü Türkoloji Kurultayı’nı hatırlayın. Bu tarih Türk dünyasının kırılma eşiği olmuştu. Bir yandan Stalin aydınlarımızı fişleyip katlederken; öte yandan Türk Dünyası aydınları Latin alfabesine geçiş ve dünyaya geçiş yolunu gözlüyordu” dedi.

Türk Dünyası Ortak Alfabesi

TÜRK DÜNYASI ORTAK ALFABE ÇALIŞTAYININ SONUÇ BİLDİRİSİ

2022 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’da “Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayı” düzenlenmiş bilimsel sunum ve tartışmalar neticesinde Türk Devletleri Teşkilatına sunmak üzere aşağıdaki kararlar alındı.

İsmail Gaspıralı Bey’in “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” sözünden hareketle ortak alfabe konusunda uygulamaya geçilmelidir.

a) Türk dünyası ortak alfabenin uygulamaya geçilmesi çalışmaları için Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde “Ortak Alfabe Komisyonu” kurulması komisyonun ilk toplantısının Ekim ayı içerisinde Kırgızistan’da yapılması uygun olacaktır.

b) Bu komisyon TDT ülkelerinin dil ile ilgili resmi kurumlarınca önerilecek ikişer üyeden oluşmalıdır.

c) Kurulacak bir komisyonun TDT Aksakallar Konseyine ortak alfabe ve ondan üretilecek ulusal alfabeler ile ilgili rapor hazırlanması

d) Bu komisyonun TDT ülkelerinde ortak alfabe konusunda yapılan çalışmaları gözlemlenmesi ve Aksakallar Konseyine raporlar vermesi

1991 yılında Marmara Üniversitesinde yapılan sempozyumda kabul edilen “34 “harf ortak Türk alfabesi “ yapılacak ulusal alfabelerde esas alınması tavsiye edilir.

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Perpa Hindistan İş İnsanları Elektrik Elektronik Sektörü Buluşması

Perpa Hindistan İş İnsanları Buluşması

Perpa Hindistan İş İnsanları Elektrik Elektronik Sektörü Buluşması

Perpa Hindistan İş İnsanları Buluşması

Perpa Hindistan İş İnsanları Buluşması

Perpa Hindistan İş İnsanları Elektrik Elektronik Sektörü Buluşması 22 Eylül 2022 Perşembe Günü Saat: 09:00’da Perpa Ticaret Merkezi A Blok Konferans Salonu’nda yapılacak.

Değerli Sektör Paydaşları,

Firmamız, Hint ticaret etkinlikleri şirketi Wegvoraus ve TOBB Hint karşılığı ASSOCHAM işbirliği ile Türk-Hint Elektrik-Elektronik Sektörü B2B Görüşmelerini 21 Eylül’de Sürmeli Otel İstanbul’da gerçekleştirmektedir.  (Perpa firmalarımıza 22 Eylül için ayrıca özel program yapılmaktadır.) Türk tarafı için kayıt, katılım ve ikram ücretsizdir. Değerli STK’larımızın da katılımı ile programımız hızlıca dolmaktadır.

450.000’den fazla üyeye sahip köklü Hint ticaret ve sanayi odaları çatı kuruluşu ASSOCHAM ekosistemine girmek üzere, nitelikli Hint firmaları ile ithalat-ihracat-reexport-imalat-proje taahhüt-sourcing fırsatlarını değerlendirmek isteyen firmalarımız için bu verimli network etkinliği önem taşımaktadır.

Aşağıda sizlere ilginç çözümler sunabilecek Hint firmaların listesi sunulmuştur.

Görüşleriniz ve yoğun toplantı programına vakitli kayıt için lütfen bu hafta ekibimize ulaşınız.

İçten Selamlarımızla,

Pelin SAVAŞER – 05305111909 pelin @ nanotradeevents. com Bülent ERKUL – 05352770771 bulent @ nanotradeevents. com Ercan YARGICI – 05327166815 satis @ nanotradeevents. com

Detaylı Bilgi ve Katılımcı Firmalar İçin Tıklayınız

NANO TRADE EVENTS

Uluslararası etkinlik yönetimi ve dış ticaret danışmanlığı firması olarak faaliyet gösteren Nano Trade Events, 2007 yılında, Ankara, Türkiye’de kurulmuştur. Farklı sektörlerde uzmanlaşmış, uluslararası ve profesyonel fuarlarda Türk katılımı ve ülke pavyonları organizasyonlarını üstlenen firma, çeşitli ülkede varlığını güçlendirerek “uluslararası” kimliğini korumaktadır. 

Nano Trade Events, üreticilere, ihracatçılara ve organizatörlere, hedef pazarlarında, çok geniş kapsamlı etkinlik ve fuar hizmetleri, danışmanlık ve temsilcilik çözümleri sunmaktadır.

HEDEF BÖLGELER

Nano Trade Events, uzmanlaştığı bölge Kuzey Afrika’da ve stratejik değere sahip olması itibariyle Afrika’nın geri kalan keşfedilmemiş bölgelerinde, Asya-Pasifik ülkelerinde, Ortadoğu’da, Avrasya’da ve global büyüklükteki hedef pazarlarda, kitlelere hitap eden uzmanlık fuarları ve kanvas etkinlikler ile müşterilerinin hedeflerine ve ihtiyaçlarına yönelik dış ticaret projeleri yürütmektedir.

Etkinlikleri ve projeleri kapsamında, Nano Trade Events, gıda, tarım, ambalaj, horeca, ev-dekorasyon, tekstil, otomotiv, yapı-inşaat, makine-sanayi, medikal, kozmetik gibi sektörlere hitap etmektedir. 

Diğer bir yandan sanat, spor, gastronomi, güzellik-bakım ve eğlence sektörüne yönelik Show ve etkinlikler ile yeni projelere ve uluslararası işbirliklerine imza atmaktadır.

www. nanotradeevents. com

PERPA TİCARET MERKEZİ

Perpa Ticaret Merkezi, konumu, büyüklüğü, ekonomik işlevi, barındırdığı insan sayısı ve sosyal sorumluluk projeleriyle Global Dünya ticaretiyle bütünleşen mono blok dev bir yapıdır.

1986 yılında Perşembe Pazarı olarak bilinen bölge boşaltılarak o bölgede bulunan esnaf ve tüccarların sorunlarına çözüm bulmak ve enerjiyi ekonomik potansiyeli yüksek sosyal  bir merkezde toplamak amacıyla yapımına başlanan PERPA bu gün çevre açısından da rahatlama sağlayan modern bir iş merkezidir.

Perpa Hindistan İş İnsanları Buluşması Elektrik Elektronik Sektörü Buluşması

İletişim:

Perpa Sanayici ve İş İnsanları Derneği

0212 222 38 13

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Trikopis Anlatıyor Atatürk ile Karşılaşmamız

Trikopis Anlatıyor Atatürk İle Karşılaşma

Trikopis Anlatıyor Atatürk ile Karşılaşmamız

Trikopis Anlatıyor

Trikopis Anlatıyor

Atatürk beni mert bir askere yaraşır bir şekilde kabul etti. Teessür ve heyecan içindeydim. İnönü beni kendisine takdim etti. Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmıyacağım:

Bizim Anadolu’da işimiz ne idi? diyor. Bizim menfaatimiz Balkanlar’da, Makedonya’da, Adalarda olabilir amma Anadolu’dan bize ne? Ne diye bizi oralara gönderdiler. Aradan bunca yıl geçti. Şimdi insan maziyi çok daha iyi görebiliyor. Çok daha sağlam hükümlere varabiliyor.

Şimdi artık itiraf etmekten çekinmiyorum. Bizim Anadolu savaşında hiçbir menfaatimiz yoktu. Biz yabancı devletlere âlet olduk. Sizden de, bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik Sonunda ne oldu? İşte bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu harekâtı. Hem de muazzam bir hata…

Trikopis Anlatıyor Atatürk İle Karşılaşma

Trikopis Anlatıyor

Trikopis yine bir müddet susuyor. Emekli generalin duyduğu pişmanlığı anlamaya çalışıyorum. Zavallı Yunan şehitleri, zavallı İstiklâl Harbi kahramanları! Boş yere yanan, yıkılan köylerimiz! Ve tarihin karanlık bulutları gerisinden eski ”büyük düşmanımız”ın duyduğu pişmanlık. Ne muazzam tezat. Trikopis, Bugün seninle kardeş olabilmemiz için Anadolu topraklarının kanla sulanması lâzımmış… Emekli general tekrar anlatmaya devam ediyor:

”- Ben Anadolu’a sizinle dört defa çarpıştım. Birincisine biz ”Avgin muharebesi” diyoruz. Siz, İnönü savaşı. 1921 yılı mart ayının son günleriydi. Ben o zaman üçüncü tümen kumandanıydım. İnönü’de bizim üç tümenimiz bulunuyordu 7’nci tümen merkezde, 3 üncü tümen solda ve 10’uncu tümen da sağda olmak üzere muharebe vaziyeti almıştık. Hepimiz kahramanca çarpıştık. Fakat Türkler bizden çok üstün oldukları için netice bizim lehimize tecelli edemedi. Geri çekildik ve burada ilk olarak İnönü’nün askerlik kabiliyetini anlamış olduk.

İnönü İle Karşılaşmam

İnönü ile ikinci karşılaşmam Eskişehir – Kütahya hattında oldu. 1921 Haziranının sonlarına doğruydu. Ben Bursa’da bulunuyordum. Birliklerimiz Eskişehir ve Kütahya üzerinden taarruza geçmişlerdi. Türkler oyalama muharebesiyle yardım bekliyorlardı. Ben derhal cepheye hareket ederek bu yardıma mani oldum. Bu muharebe bizim galibiyetimizle neticelendi.

Türk Ordusu ile üçüncü defa Sakarya’da karşılaştık. 1921 Ağustosunun sonlarında cereyan eden bu savaşlarda biz geri çekildik. Ben İkinci Kolorduya dumanda ediyordum. Afyon cephesini tutarak Yunan ordusunun çöküşüne mâni oldum. Eğer ben bu cepheyi tutmasaydım Sakarya’dan sonra çok kötü bir mağlûbiyete gidebilirdik.

Bundan sonra uzun bir duraklama devresi oldu. Bu esnada Birinci Kolordu kumandanlığı da uhdeme tevdi edildi. Aralık 1921’de Cenup Gurup Kumandanlığına getirildim. Türklerin büyük bir hazırlık içinde bulunduklarını farkediyorduk. Anadolu’da üç kolordumuz vardı. Başkumandan General Papulâs’ın uğradığı başarısızlıktan sonra yerine General Haci Anesti tayin edilmişti Muhtemel taarruzları önlemek için cepheyi yıkılmayacak bir şekilde tahkim etmiştik. Ve bu cephenin çökmesine ihtimal vermiyorduk. Nihayet 26 Ağustos 1922 sabahı Türklerin beklenmedik taarruzu ile karşılaştık. Bu taarruz bizim için muazzam bir darbe oldu. Haci Anesti bütün kolordulara bizzat kumanda etmek istiyordu. En büyük korkumuz İzmir’le muvasalamızın kesilmesiydi. Bizim için en tehlikeli vaziyet bu idi. Ben İzmir’e telgraf çekerek takviye istemiş ve aksi halde mağlûp olacağımızı bildirmiştim. İstediğim bu takviyeyi gönderemediler. Halbuki karşımızda Mustafa Kemal vardı. Neye uğradığımızı anlayamadık. Cephe çökmüş ve ordu mağlûp olmuştu…”

Trikopis’in ”Başkumandanlık Muharebesi” ne ait hatıralarını anlatırken büyük bir heyecan içinde olduğu görülüyordu. İhtiyar kumandan otuz yılın gerisinde kalan hatıralarını toplamaya çalışarak sözlerine şöyle devam etti:

Nasıl Teslim Olduk

– Türk ordusunun bu beklenmedik kuvveti karşısında birliklerimiz perişan olmuştu. Yan birliklerle de irtibatı kaybetmiştik. Cephanemiz tükenmek üzereydi. Neşrettiğim bir günlük emirle sonuna kadar muharebeye devam edilmesini askere tebliğ etmiştim. Vaziyetimiz gittikçe müşkülleşiyordu. Asker yorgundu. Kimsede muharebeye devam arzusu kalmamıştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan beri durmadan çarpışan Yunan ordusunun maneviyatı hayli sarsılmıştı. Halk artık savaştan bıkmıştı. Askeri zorla, inanmadığı bir gaye uğrunda muharebeye sürüklemekteki güçlük harbin en çetin meselelerinden birini teşkil eder. Ordunun adım adım hezimete yaklaştığını hissediyorduk. Her tarafımız Türklerle çevrilmişti. Esir olacağımızı anlıyorduk. Bizde kılıcı düşmana teslim etmek küçüklük sayılır. Vaziyetin kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelerek:

– Generalim, kılıçlarımızı imha edelim” diye teklifte bulundu. Kılıcımı kendisine verdim. Aldı ve parçaladı.

Firar fayda etmedi, ordu perişan olmuştu.

Bu esnada atım da vurulmuştu. Başka bir ata binerek kaçmaya ve çemberi yarmaya teşebbüs ettim. Fayda etmedi. Türklerin içine düştüm. Esir oldum. Beni yakalayanlar hüviyetimi almakta güçlük çekmediler. Üzerimde bir revolver vardı. Derhal bunu anladılar. Bizde süvarilerin kılıcı atların eğerine bağlıdır. Benim bindiğim atta da böyle bir kılıç bulunuyordu. Askerler bunu da benim kılıcım zanniyle müsadere ettiler.

Bu esnada ordu perişan olmuştu. Sağ kalan birlikler dağınık bir halde İzmir’e kaçmaya çalışıyorlardı. Bu bizim için büyük bir mağlûbiyet olmuştu. Beni ilk evvelâ Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü’ye götürdüler. Kendisi ile fazla bir şey konuşmadık. İnönü, beni yanına alarak Mustafa Kemal’in huzuruna çıkardı. Yunan Orduları Başkumandanlığına tâyin edildiğimi de bu sırada öğrendim.

Trikopis Anlatıyor  Atatürk İle Karşılaşma

Atatürk beni mert bir askere yaraşır bir şekilde kabul etti. Teessür ve heyecan içindeydim. İnönü beni kendisine takdim etti. Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmıyacağım:

– “Üzülmeyin General, dedi. Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlûp olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz. Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.”

Atatürk’ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük kumandana karşı içimde bir hayranlık duymaya başlamıştım. Bundan sonra bizi Kayseri’nin Talas bölgesinde kurulan bir esir kampına sevkettiler. Yüksek rütbeli subaylardan başka yanımda dört general daha vardı. Artık bizim için savaş bitmişti. Neticeyi beklemeye başladık. Bundan sonraki vaziyeti biliyorsunuz. Ordumuzun bakiyeleri birkaç gün içinde Anadolu’yu terkettiler. Fakat barış muahedesinin imzalanması kolay olmadı.

Kayseri kampında bir sene

Bir seneye yakın bir müddet Kayseri kampında yaşadık. Daimî bir tarassut ve nezaret altında bulunuyorduk. Bir gün kamp kumandanına: – Beni bıraksanız bile bir yere kaçamam, dedim. Bundan sonra nereye gidebilirim? Haydi kamptan kaçtım, Yunanistan nerede, Kayseri nerede?” Nihayet Türkiye ile Yunanistan arasında esirlerin karşılıklı mübadeleleri konusundaki anlaşma imzalandı. Biz de memleketimize döndük. İşte Anadolu seferimizin hazin hikâyesi.

Fakat bu hikâye henüz bitmemişti. Yunanistan halkı kendisini bu maceraya sürükleyen insanlardan hesap soracaktı. Memleket karışıklık içindeydi. Anadolu harbine sebep olanlar kurşuna dizildiler. Orduda tasfiye yapıldı. Fakat benim bu işlerde hiç bir suçum olmadığı için bütün bu işlerden yüzümün akı ile çıktım. Ordudaki vazifeme devam ediyordum. Fakat yaşım da ilerlemişti. Nihayet 1928’de emekliye ayrılmamı isteyerek ordudan istifa ettim. Ve işte o zamandanberi köşemde dünyayı seyrediyorum. Şimdiye kadar bir çok partilerin mebusluk teklifleri ile karşılaştım. Fakat hiçbirini kabul etmediğim gibi bundan sonra da politika ile uğraşmak niyetinde değilim. Yegâne arzum yeni bir harp görmeden barış içinde hayata gözlerimi kapamaktır.”

Kaynak: İşte Atatürk

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

17 Ağustos 1999…

Marmara depreminin gizli kahramanları: Madenciler

Zonguldak’ta TTK’da kurtarma faaliyetlerinde görev alan maden işçisi ve mühendisler, 17 Ağustos Depremi’nde kazma, kürek ve tokmak gibi yer altında kullandıkları basit malzemelerle enkazlardan 447 kişinin cesedine ulaşırken, 32 kişiyi canlı çıkardı.

Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumunda (TTK) kurtarma faaliyetlerinde görev alan maden işçisi ve mühendisler, 17 Ağustos Marmara Depremi’nde de kazma, kürek ve tokmak gibi yer altında kullandıkları basit malzemelerle Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da enkazlardan 32 kişiyi canlı çıkartarak, depremin görünmez kahramanı oldu.

Zonguldak’tan, 17 Ağustos’ta saat 03.02’de meydana depreminin ardından hareket eden kurtarma ekipleri, ulaşımın güç olması nedeniyle afet bölgesine saat 23.00’te varabildi.

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Kocaeli, Sakarya ve Yalova’daki kurtarma faaliyetlerinde görev alan bin 564 maden işçisi ve 74 mühendis, enkazdan 32 kişiyi canlı çıkarmayı başarırken, 447 kişinin de cesedine ulaştı.

Enkazlarda Zonguldak Madenci Teknikleri

Göçük ve enkazlara, yer altı kömür madenciliğinde kullanılan özel tahkimat metotlarıyla giren madenciler, kurtarma görevinde bulunan tek bir kişinin dahi burnu kanamadan depremin görünmez kahramanları oldu.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüğü Asma Dilaver İşletmesinde maden teknikerliği yapan Alaaddin Kara, 17 Ağustos sabahına felaketle uyandıklarını, çalışmaya geldiklerini ve deprem bölgesine gönüllü gittiklerini söyledi.

Ekibiyle deprem bölgesine hareket etmek için yanlarında domuz damı, yer altında kullandıkları odun direği, kama, kazma, kürek ve tokmağın yanı sıra işlerine yarayan malzemeleri otobüslere doldurduklarını anlatan Kara, şöyle konuştu:

17 Ağustos 1999 Depreminde Zonguldak Madenciler

17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

“Maden ocağından çıktığımız gibi kurtarma bölgesine giderek kazı çalışmalarına katıldık. Bu sırada Ereğli ve Alaplı ilçesinde mola için durduğumuzda oradaki esnaf bizim deprem bölgesine gittiğimizi duyunca ellerinde ne varsa ücretsiz vererek işçi arkadaşlarımızın karnını doyurmaya çalıştı. Bunun haricinde aldığımız erzaklardan herhangi bir ücret talep etmediler. Adapazarı’na gittiğimizde kriz masası yeni oluşturuluyordu. Biz oraya vardığımızda bir vatandaş bize olduğu gibi el koydu. Bize, ‘Gelin arkadaşlarımız ve ailemiz kaldı’ diyerek bizi Şeker Mahallesi denilen bir yere getirdi. Oraya gidince biz şaşırdık. Bir felaketin içerisine girdiğimizi gördük. Biz deprem denilince çalkalama, sarsıntı biliyorduk ama orada bir felaket olmuş. Resmen binalar toprağın içerisine gömülmüşler. İlk gittiğimiz yerde canlıları almaya başladık. Canlıları almaya çalışırken ister istemez önümüze cesetler geliyordu. Onları da çıkarmak zorunda kalıyorduk. Gönüllü gitmemize rağmen ekibimle iki gün boyunca uyumadan çalıştık. Ekibimle birlikte 10 kişi canlı çıkardık. Onlardan sonra cesetleri çıkarmaya başladık.”

“Kurtardığımız kız çocuğunun öldüğünü öğrenince çok üzüldük”

Kurtardıkları kişilerin vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar olduğunu dile getiren Alaaddin Kara, “Kurtarmaya çalıştığımız bazı insanlar korktukları için yıkık binaların arasından çıkamıyordu. Yanlarına gittiğimiz zaman bizden cesaret alıyorlardı. Biz onların önlerini kazma ve küreklerle delik açarak çıkmalarını sağladık. Kurtarma çalışmaları sırasında bulunduğu eve misafir olarak gelen, 7-8 yaşlarında ve lakabanın da ‘Yumoş’ olduğunu öğrendiğimiz bir kız çocuğu vardı. Çocuğu canlı kurtarmak için çok uğraştık. Kurtardıktan sonra ameliyat olduğunu ve yaşamadığını öğrenince çok üzüldük.” dedi.

Kara, göçük içerisinde kurtarma çalışmalarında kendilerini gören insanların ağladığına dikkati çekerek, “Bir insanı bir yerden almak bizim 3-4 saatimizi alıyordu. Kimsenin görmediği ve yapmadığı madenciye özgü çalışmalarla başarılı olduk. Biz zor, uzun ve meşakkatli çalışmalar neticesinde kazazedelere ulaşıyorduk.” ifadesini kullandı.

Görev verilen yere gittiklerinde, “bir binada cenaze olduğu, sabahtan beri ulaşılamadığının” kendilerine söylediğini anlatan Şahin, “Biz de cenazeyi çıkarma görevini devraldık. Üç katlı bir binanın yıkıldığını ve bir cesedin hala bulunamadığını öğrendik. Ev sahibini çağırarak binanın krokisini çizdik. Krokide nokta atışı yaparak bir saat sonra cenazeyi yattığı yatakta bulduk. Gerekli çalışmalarla cenazeyi aldık.” şeklinde konuştu.

Acılara Alışılmaz

Kurtarma çalışmaları sırasında, Sakarya’da meydanda bulunan bir parkta yattıkları sırada yanlarına bir kişinin geldiğini dile getiren Şahin, şunları kaydetti:

“Yanımıza gelen kişi, çocuğunun öldüğünü, çıkartılamadığını ve çıkartmamızı istedi. O kişi bize oğlunun dört gündür enkaz altında olduğunu söyledi. Ben de, ‘Oğlunuz olduğunu nasıl biliyorsunuz?’ diye sorunca onlar da bana, ‘Biz görüyoruz onu.’ dedi. Ben de şaşırdım. Hemen 10 kişilik bir ekiple yola çıktık. Gittiğimizde dört katlı bir bina ve yarısı yıkılmış. Mutfağı ve bazı odalar gözüküyor. O babaya, ‘Çocuğunun nerede olduğunu’ sordum. ‘Burada’ diyerek beni binanın içerisine girerek bir kat aşağıya indik. Tenekelerle kaplanmış bir yer gösterdi. Onları kaldırınca oğlunun yarısına kadar enkazın içerisinde olduğunu gördük. Bize, ‘Çocuğumu köpekler yemesin diye etrafını tenekelerle kapladım.’ dedi. Dört gündür başında beklediğini söyledi. Biz daha sonra çalışmaya başladık ve yaptığımız çalışmalar sonucu cenazeyi çıkardık. Cenazeyi çıkardığımızda babası çok heyecanlıydı. Hemen oğlunu defnetmek için oradan uzaklaştı.”

Şahin, deprem bölgesinde herkesin yakınlarının kurtarılması veya cenazelerine ulaşılması için kendilerine geldiğini belirterek, canlı ve yaşamını yitiren vatandaşların kurtarılmasında maden işçilerinin çok büyük başarısı olduğunu vurguladı.

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi Manzaralı Asansörler

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

Perpa, A Blok Mavi ve Sarı Avlu’daki 16-18 nolu asansörlerimiz yenilendi.  Manzaralı asansörlerimiz 10 Şubat 2019 dan itibaren hizmet vermeye başladı.

Yaklaşık 30 yıldır hizmet veren ve zaman içinde yıpranan asansörlerimiz sırayla yenilenerek hizmete giriyor. Diğer avlu içi asansörlerimizin montaj işlemleri sürüyor. Bu asansörler de en kısa süre içinde devreye alınacak.

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

16-18 Nolu Asansörlerimiz Yenilendi

Her yıl düzenli bakımları yapılmasına rağmen, her geçen gün ziyaretçi sayısının artması ile birlikte mevcut talebi karşılamakta yetersiz kalması sonucu yenileme çalışmalarına gidilmiştir.

Öncelikli olarak tüm yük asansörlerimiz yenilenmiştir. İnsan asansörlerimiz de  yenileme çalışmaları  devam etmektedir. Kone firması tarafından yenilenen asansörlerimiz 1.6 m/s hızında olup 10 kişi kapasitelidir.

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Yenilenen asansörler engelli yönetmeliğine uygun olarak yapılmıştır. Yenilenen asansörler 50 metre seyir mesafeli olup 13. kata kadar çıkmaktadır. Asansörlerimiz yangın ve deprem sensörlü olarak dizayn edilmiştir.

Asansörlerimizde 24 saat kamera kaydı olup dikkatli ve titiz kullanılmasını rica ederiz.

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

Sarı ve Mavi Avlu Asansörlerimiz Yenilendi

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLER

PERPA ANA SAYFA  

PERPA İLETİŞİM

PERPA FACEBOOK

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi 35-36 Nolu Asansörler

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Perpa, ana giriş, Darülaceze Caddesi yönündeki 35-36 nolu asansörlerimiz yenilendi. Yenilenen asansörlerimiz 15 Kasım 2018 tarihinden itibaren hizmet vermeye başladı.

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Kone firması tarafından yenilene asansörlerimiz 1.6 m/s hızında olup 10 kişi kapasitelidir. Yenilenen asansörler engelli yönetmeliğine uygun olarak yapılmıştır.

Yenilenen asansörler 52 metre seyir mesafeli olup 14. kata kadar çıkmaktadır. Asansörlerimiz yangın ve deprem sensörlü olarak dizayn edilmiştir.

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörler çalışmadıkları durumlarda, 35 Nolu asansör, 8. katta, 36 nolu asansör 5. katta bekleyecektir.

Asansörlerde 24 saat kamera kaydı olup dikkatli ve titiz kullanılmasını rica ederiz.

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

Asansörlerimiz Yenilendi

PERPA DUYURULAR

PERPA HABERLERİ

PERPA ANA SAYFA  

PERPA İLETİŞİM

PERPA FACEBOOK