Sanal Hayatımız ve Korunma Yolları

Sanal Hayatımız ve Korunma Yolları
Masumca evinizde ya da ofisinizdeki bilgisayarınızdan kullandığınız ve iletişim kurduğunuz sanal dünya sizi için ne kadar güvenilir, hiç düşündünüz mü?
Günümüzde sıkça yaşanan güvenlik ihlallerinden en önemlisi internet kullanımı üzerinden gerçekleşiyor. Bu durumu siber saldırı olarak nitelendiriyoruz. (Siberden kasıt: sanal ortamda olması ) Son günlerde bu tarz saldırılar her geçen gün artmaya başladığı için internet kullanıcısı olarak bizlerin daha çok dikkatli olması gerekir.
Öncelikle sosyal medyanın hayatımızda ne kadar büyük bir yer edindiğini düşünelim:
Benliğimizi, kişiliğimizi temsil eden sanal hesapların aslında bize ait geniş bir bilgi deposu olduğu konusunda hepimiz hem fikiriz sanırım. Doğum günlerimiz, randevularımız, gittiğimiz herhangi bir yer (check-in swarm gibi), arkadaşlarımızla beraber yüklediğimiz fotoğraflar… Neredeyse her şey bizim sanal hayatımıza kaydediliyor. Böylesi bir ortamda (internet) kendimizi ve bilgilerimizi korumak çok önemlidir demek istiyorum.
Özellikle son 1-2 yıl içerisinde artan siber saldırıların ve insanların nasıl kandırıldıkları, bu durumdan nasıl çıkar kazandıkları hakkında konuşarak başlayalım…
Bilgi güvenliği nedir?
“Bilgi güvenliği, bilgilerin izinsiz kullanımından, izinsiz ifşa edilmesinden, izinsiz yok edilmesinden, izinsiz değiştirilmesinden, bilgilere hasar verilmesinden koruma veya bilgilere yapılacak olan izinsiz erişimleri engelleme ve bilgiyi güvende tutma çabasıdır.” [1]
Peki, bizim bilgilerimiz güvende midir?
– Tartışma konusu
“Benim bilgilerimi çalmak için uğraşacaklarını sanmıyorum” şeklinde yaklaşmanın yanlış olduğunu vurgulamak istiyorum elbette hepimizin bilgileri değerlidir. Bu konuya bilinçli ve mantıklı yaklaşmamız gerekir. Artık dünya değişiyor. İnsanlar ve yaşam tarzları hakkında bir sürü bilgi toplanıyor. Geçtiğimiz günlerde kendi wikipedia sayfanı oluştur adlı bir uygulamanın sosyal mühendislik yöntemiyle insanların bilgilerini erişme tuzağı olduğunu gördük. Sırf olayı denemek ve analiz etmek adına bu uygulamayı denediğim de Facebook üzerinden tüm bilgilerimi edinme talebinde bulunduğunu da görmüş oldum. Bu durum beni çok düşündürüyor. <İnsanlardan analiz edilen bilgiler, duygular ve düşünceler -kısaca olumlu olumsuz herşey- robotlara öğrenme verisi olarak eklenebiliyor.> Geleceğin yapay zeka ve robotlaşma üzerine kurulacağını hepimiz tahmin edebiliyoruz ama şunu da unutmayalım ki teknolojinin bu denli gelişimi gelecekteki savaşlara da zemin hazırlayabilir.
Biraz daha güvende olmak için ne yapmak gerekiyor?
Hiçbir sistem güvenli değildir. Örneği rakamlarla verecek olursam: %99.99 güvenli %0.01 güvensiz bir sistem, genel anlamda güvensiz bir sistem olarak nitelendirilir. Çünkü her bilgi ve veri, temelde 1 ve 0 a dayanmaktadır. (Konunun teknik detayını konuşmak isteyen arkadaşlar benimle iletişime geçebilirler.)
Ama biraz daha olsun güvende kalabilmek adına birkaç yöntem/taktik vereceğim.
Taktik 1: Karmaşık bir parola oluşturun!
abcd123 gibi bir şifre dakika bile sürmeyecek ölçüde kırılabilir bir şifredir. Bol bol karakter, rakam ve harf ile şifrenizi süsleyin.
A*a12my_t1K3/ tarzı bir şifre oldukça güçlüdür. Veya kendi adımı şifreleyeyim size örnek olması açısından. (Bunu yaparken BruteForce adını verdiğimiz algoritmalar, şifre kırarken deneme/yanılma yolunu kullanırlar. Ve güçlü bir şifre bu algoritmanın karmaşıklık faktörünü zedeleyip çalışmaz hale getirebilir. Baskın olarak doğum tarihi, cep telefonu numarası gibi rakamsal verileri kullanmak çok güvenli olmaz, size yakın olan kötü niyetli saldırgan tarafından tahmin edilebilir. ) 2mel*1.hi-ul._? gibi içinde adınızı taşıyan ve anımsanacak birkaç farklı karakter olan bir parola hatırlamaya kolaylık sağlayabilir.
Taktik 2: Adınızı, cep telefonunuzu, doğum tarihinizi, sevgilinizin/eşinizin veya çocuğunuzun adını kısaca size anlam ifade eden bilgileri doğrudan şifre olarak kullanmayın!
Taktik 1 de bahsi geçtiği gibi bunları çeşitli karakterler ve rakamlarla süsleyin. Hatta daha fazla güç katmak adına harfleri büyük ve küçük yazın. Çünkü ‘A’ ile ‘a’ bizim için aynı anlamı ifade ediyor, evet ama bilgisayar için farklı bir anlam taşıyor (ascii kod(256 karakterli bir kütüphane)) Bu yüzden dolayı büyük/küçük harf kullanımı, parolanın gücünü arttırır.
(En az 8 karakter olsun demeyeceğim, çünkü artık her site, kullanıcıdan parola isterken 8 karaktere zorunlu tutuyor.)
Taktik 3: E-postanızdaki güvenlik sorusuna doğru cevabı vermeyin! ☺
Çoğu insan bu yanlışa düşüyor. Artık herhangi bir sosyal medyaya, mail yoluyla erişilebiliniyor. Yani, ilgili maile kayıtlı olan bir hesap, şifremi unuttum yardımıyla geri alınabiliyor. Peki maile nasıl erişiliyor? Aynı şekilde gmail veya hotmail’ i baz alarak konuşacak olursak şifremi unuttum yardımına başvurduktan sonra şifreyi geri alma yöntemleri arasında güvenlik sorusu var. (Bu güvenlik sorusunu maili alırken oluşturuyorsunuz.) Örneğin: Dedenizin mesleği sorusunu seçtiğinizi varsayalım. Bunun cevabını sadece siz bilmiyorsunuz sonuçta. Size yakın olan bir saldırgan bu cevabı bildiği taktirde yeni şifre oluşturarak önce mailinizi sonra da sosyal hesaplarınızı alabilir.
Neyse ki son birkaç yılda telefona mesaj isteterek şifre alabilmek mümkün. Ayrıca gmail kullanıcılarına tavsiye olarak Google Authenticator adlı 2 adımlı doğrulama ara birimini araştırmalarını ve kullanmalarını tavsiye ederim.
(Ne yaparsanız yapın, maili kaptırmayın! Çünkü sosyal medya ve diğer sitelerde kullandığınız mail, olur da yabancı kişilerin kullanımına geçerse, diğer hesaplarınızın geçmesi de an meselesi olabilir.)
Taktik 4: Facebook kullanıcıları: akıllı telefonlarınızı verimli kullanın! Kodmatik ile güvenliğinizi güçlendirebilirsiniz.
Facebook şifrenizi bilen birisi olsa bile şifre ile giriş yaptıktan sonra telefonunuza kodmatik aracılığı ile gelen kodu bilmiyorsa oturum açamıyor. Ve siz giriş yapıldığına dair bilgi alıyorsunuz. Eğer facebook’ a telefon numaranızı girmişseniz (gizlilik ayarını sadece ben yapın ki kimse görmesin) kısa mesaj olarak ta bilgilendiriliyorsunuz.
Taktik 5 (En önemlisi): Hesaplarınızda aynı veya çok benzer parolalar kullanmayın!
Çünkü bir hesabınız saldırgan tarafından elde edildiyse diğeri de elde edilebilir. Bu duruma zemin hazırlamamak için önleminizi almanızı tavsiye ediyorum.
Aklıma gelen birkaç güvenlik önlemini açıklamaya çalıştım. Taktiklerin ardından şunu düşünebilirsiniz. Her hesaba farklı ve zor bir şifre! Nasıl hatırlayacağım? Sorusu aklınızı kurcalıyor olabilir. Önerim şu yönde:
Öncelikle bir excel dosyası oluşturun. Bunu şöyle yapabilirsiniz:
Hesap adı ve ilgili şifreyi karşısına not alın. Ve excel dosyasını Çalışma Kitabını Koru-Parola ile şifrele seçeneği ile şifreleyin. (yine zor bir şifre (taktik 1)) Dolayısıyla parolalarınızın olduğu excel dosyasını açmak için ana şifreyi (excel’ e koyduğunuz şifre) bilmek gerekiyor. Eğer sizde gününüzü bilgisayar başında geçiriyorsanız böyle bir yöntemi tercih edebilirsiniz. Ama excel dosyasının şifresini sakın unutmayın. ☺
İkinci bir tavsiyem (yazılıma merak duyan arkadaşlar için)
RSA algoritması ile parolalarınızı şifreli bir şekilde tutan yazılım geliştirebilirsiniz 🙂 (RSA algoritması, bu zamana kadar yapılmış en iyi şifreleme algoritmasıdır.)
Bunlar zor geliyor, uğraşmak istemiyorum derseniz de bir kâğıt, kalem alın ve parolalarınızı unutmamak adına yazın. Ama unutmadan şunu da söylemeliyim ki güvenliğin en zayıf halkası insandır.
Son olarak size bir soru soracağım:
Bir dokümanı ağdan çalmak mı, yüksek sesle onu okumak mı, yoksa akıllı telefon ile resmini çekmek mi hack olur?
Melih Hilmi Uludağ
PERPA HABERLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ
8 Nolu Yük Asansörü Yenilendi
/0 Yorumlar/in Haberler, Perpa Faaliyetler /tarafından sivaslioglu-perpa8 Nolu Yük Asansörü Yenilendi
8 Nolu Yük Asansörü Yenilendi
PERPA HABERLERİ PERPA FAALİYETLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından sivaslioglu-perpaEnerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Enerjinin, tartışmasız bir şekilde, tarımla birlikte en önemli iki stratejik sektörden biri olduğu kuşku götürmez. Niçin stratejik? Çünkü yokluğu halinde normal yaşamınızı sürdürmeniz mümkün değildir. Tarım olmadan yaşayamazsınız, çünkü aç kalırsınız. Enerji olmadan, günümüzde, aydınlatmayı, ısınmayı, soğutmayı, ulaşımı sağlayamazsınız. En temel ihtiyaçlarınızı karşılayamazsınız. 100 katlı binayı asansör olmadan çıkabilir misiniz? Enerji olmadan binlerce kilometre uçakla uçabilir misiniz? Bırakın uçmayı, 10 kilometre uzaktaki işyerinize gidebilir misiniz? Enerji olmadan yiyeceklerinizi buzdolabında saklayabilir misiniz? Çamaşır makinesiz, buzdolapsız, televizyonsuz, fırınsız, bulaşık makinesiz, elektrik süpürgesiz, ocaksız, doğalgazsız, benzinsiz, motorinsiz, cep telefonsuz bir hayat düşünün. Zor değil mi? Hatta ben bu yazıyı elektrik olmadan bilgisayarda nasıl yazardım, nasıl saklar, nasıl mail atardım?
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Günümüzde elektriksiz bir hayat düşünmek çok zor. Olmaz değil ama ilkel şartlarda yaşarsınız. En son yaşadığımız durum, bunun ilginç bir yönünü de bize gösterdi. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimini sekteye uğratmak için ne yapıldı? Bazı kışlaların ve hava üslerinin elektrikleri kesildi. Elektrik olmadan akaryakıt pompaları bile çalışmıyor. Günümüzde artık, enerji yoksa, hiçbir şey yok diyebiliriz.
Son yıllarda enerjide moda terimlerden biri de yenilenebilir kaynak terimidir. Birincil enerji kaynakları belli; kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar, diğeri hidrolik, jeotermal, rüzgar, güneş gibi yenilebilir kaynaklar. Nükleer enerjiyi de unutmamak gerekiyor. Tabii burada saymadığımız biyogaz-atık, dalga gibi başka kaynaklar da var.
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Yenilebilir kaynak neden moda? Çünkü, yenilenebiliyor, tükenmiyor. Kaynak yeniden yeniden oluşuyor. Kömür, petrol gibi doğaya da o kadar zarar vermiyor. Daha çevreci.
Bu konuda ülke olarak ne durumdayız diye merak ettim ve 2016 Programı’nda enerji ile ilgili bölümü inceledim.
Programa göre, ülkemizde elektrik enerjisi üretimi, 1998 yılında 111 milyar kilowattsaat (kWh) iken, 2004 yılında 150 milyar kWh’yi, 2010 yılında 211 milyar milyar kWh’yi, 2014 yılında 250 milyar kWh’yi geçmiş. 2016’da 271 milyar kWh’ye ulaşması bekleniyormuş. Tüketim ise; 3 milyar kWh ihracat, 7 milyar kWh ithalat dikkate alındığında, 275 milyar kWh’yi bulacakmış. Elektrikte net ithalatçı olduğumuz da görülüyor. Kişi başına elektrik tüketimi, 2016 yılında 3 bin 480 kWh’ye ulaşacakmış. Bu yeterli mi? Tabii ki değil. Veriler, bu rakamın, ABD’de 13 bin kWh, Japonya’da 7 bin 750, Almanya’da 7 bin 270 kWh olduğunu ortaya koyuyor. Bu demektir ki kişi başına elektrik enerjisi tüketimimiz, ekonomideki büyümeyle birlikte önümüzdeki 20-30 yılda en az iki katına çıkacak. Nüfus artışını da üzerine koyarsak, üretimi, 20-30 yılda, 2,5-3 katına çıkarmamız gerektiği açıktır.
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Fazla konuyu dağıtmadan asıl dikkat çekici konuya da değinmek istiyorum. Program verilerinden, 1998 yılında jeotermal, rüzgar ve güneşten toplam elektrik enerjisi üretimimizin sadece 90 milyon kWh düzeyinde olduğunu öğreniyorum. O tarihteki toplam elektrik enerjisi üretimin binde 1’i bile değil. Jeotermal, rüzgar ve güneşten toplam elektrik enerjisi üretimimizin, 2006 yılına kadar çok fazla artmamış. 2006 rakamı, 221 milyon kWH. Toplam üretimin binde 1’inden biraz fazla. 2007 ile birlikte hızlı bir artış görüyoruz. 2007’de 511 milyon kWh’ye çıkan üretim, 2008’de 1 milyarı geçiyor, 2009’da 2 milyara dayanıyor. 2010’da 3,5 milyarı aşıyor. 2011’de 5,5 milyara yaklaşıyor. 2012’de 6,8, 2013’de 8,9, 2014’de 10,9 milyar kWh’yi buluyor. Bu yıl 16 milyar kWh’yi aşacağı tahmin ediliyor. 1998’de binde 1 bile olmayan pay, 2016’da yüzde 5,9’u geçecek.
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
2016 yılı böyle tamamlanırsa, rüzgar, jeotermal ve güneşten elde edilen elektrik üretimi, 1998-2016 döneminde 178 kat artmış olacak. Bu yenilenebilir enerji sektörü açısından büyük bir başarıdır.
Bu başarıyı görmek için, 1998-2016 döneminde kömürün payının yüzde 32,2’den yüzde 27,7’ye, akaryakıt payının yüzde 7,1’den yüzde 1,6’ya, hidroliğin payının yüzde 38’den yüzde 27,4’e indiğini, biyogaz-atık ve diğer kaynakların payının yüzde 0,2’den yüzde 0,5’e ancak çıktığını görmek yeterlidir. Gerçi, bu dönemde doğalgaz payı da yüzde 22,4’den yüzde 36,9’a çıkrmış görünüyor ama 2008’de doğalgazın payının yüzde 49,7 olduğu göz önüne alınırsa doğalgazın payının da son yıllarda azaldığı anlaşılıyor.
Enerjinin yıldızları rüzgar güneş jeotermal
Kurul güç, 2016 yılında rüzgarda 4930 megawatt (MW), jeotermalde 662 MW, güneş enerjisinde 400 MW düzeyine ulaşacak. Bu üç alanda toplam kurulu güç, 5 bin 992 MW ile 6 bin MW’ye dayanacak; kurulu gücü 2 bin 400 Mw olan Atatürk Barajı’nın 2,5 katına yükselecek. Bunun yeterli olduğunu söylemek de pek mümkün görünmüyor. Neden mi? Yenilenebilir enerji alanına son yıllarda on milyarlarca avro para harcayan, bu alanın lider ülkelerinden Almanya’nın, 2015 yılında rüzgar kurulu gücünün 45 bin MW, 2014 yılında güneş enerjisi kurulu gücünün 38 bin 200 MW olduğu belirtmemiz gerekiyor. Bu rakamlar bizim rakamların çok çok üstünde. Bu bile bizim daha çok yolumuz olduğunu göstermeye yeter de artar bile. Aradaki farkı yürüyerek değil, ancak ve ancak Bolt veya Gatlin gibi koşarak kapatabiliriz.
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmasının daha başka yolu yok. Ülkemiz, kömür, petrol, doğalgaz hatta uranyum açısından zengin bir ülke değil. Yeni kaynaklar bulunur mu bilmem ama aramadan bulunmaz. Bizim, gerçekçi yaklaşmamız, mevcut duruma göre stratejimizi belirlememiz gerekiyor. Benim aklıma, yenilenebilir enerji sektörüne yatırımları hızlandırarak, katlayarak artırmaktan başka elle tutulur, ayağı yere basan bir strateji de gelmiyor.
PERPA HABERLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ PERPA İLETİŞİM YENİLENEBİLİR ENERJİ
Yapay Sinir Hücresi
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından sivaslioglu-perpaYapay Sinir Hücresi
Yapay Sinir Hücresi
IBM, Yapay Sinir Hücresi Üretti
New York, ABD merkezli teknoloji şirketi IBM, önemli ölçüde güvenilir malzemelerden mikroskobik boyutta bir sinir hücresi üretti.
IBM’nin Zürih merkezli laboratuvarı üretimini gerçekleştirdiği nöronların sinyal aktarımı simüle edilerek organik beyinlerde çalışabilirlik düzeyini ölçmek için 500 adet prototip oluşturuldu.
Araştırmacılar; diğer yapay zeka hücrelerinde olduğu üzere elementlerin gerçek kilometre taşlarına oturması için henüz erken bir aşamada olduklarını kaydettiler.
IBM’in bu başarısını önemli kılan olay ise üretilen nöronların birkaç nanometre küçültülmesi halinde hala düşük enerji ile etkinleştirilebilmesinden ileri geliyor.
Yapay sinir hücresi nasıl oluşuyor?
Yapay Sinir Hücresi
Organik sinir hücreleri absorbe enerjiyi belli miktarlarda almak için sinyaller yardımıyla hareket kabiliyetlerini sağlıyorlar.
IBM sürümü sinir hücresi ise Germanyum-Antimon-Tellerium (GST) elementlerinden oluşan optik diskler yardımıyla meydana getiriliyor. Mevcut GST’ye yeterli ısı verilmesinin ardından bir kristal iletkene amorf izolatör yardımıyla gelen fiziksel faz değişime uğruyor.
Sahte membran kristal fazın değişikliğe uğramasının ardından sinyallerden geçen amorfiye geri dönüyor. Bu sayede yapay nöronlar, organik nöronların işlevine sahip olmuş oluyor.
IBM araştırmacıları söz konusu çalışmalarının, gelecek süreçteki araştırmalara öncülük edebileceğini öne sürüyorlar.
Yapay Sinir Hücresi
Kaynak
http://shiftdelete.net/ibm-yapay-sinir-hucresi-uretti-74052
PERPA HABERLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ
Silahlı Güvenlik Atış Eğitim İhalesi 2016
/0 Yorumlar/in Perpa İhaleler /tarafından sivaslioglu-perpaSilahlı Güvenlik Atış Eğitim İhalesi
Atış Eğitim
PERPA İHALELER
PERPA DUYURULAR
HASAN SEZGİN
SERKAN DÜZENLİ
ATAKAN YÜCEL
PERPA FACEBOOK
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
Arılar Neden Ölüyor
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından sivaslioglu-perpaSanal Hayatımız ve Korunma Yolları
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından sivaslioglu-perpaSanal Hayatımız ve Korunma Yolları
Sanal Hayatımız ve Korunma Yolları
Masumca evinizde ya da ofisinizdeki bilgisayarınızdan kullandığınız ve iletişim kurduğunuz sanal dünya sizi için ne kadar güvenilir, hiç düşündünüz mü?
Günümüzde sıkça yaşanan güvenlik ihlallerinden en önemlisi internet kullanımı üzerinden gerçekleşiyor. Bu durumu siber saldırı olarak nitelendiriyoruz. (Siberden kasıt: sanal ortamda olması ) Son günlerde bu tarz saldırılar her geçen gün artmaya başladığı için internet kullanıcısı olarak bizlerin daha çok dikkatli olması gerekir.
Öncelikle sosyal medyanın hayatımızda ne kadar büyük bir yer edindiğini düşünelim:
Benliğimizi, kişiliğimizi temsil eden sanal hesapların aslında bize ait geniş bir bilgi deposu olduğu konusunda hepimiz hem fikiriz sanırım. Doğum günlerimiz, randevularımız, gittiğimiz herhangi bir yer (check-in swarm gibi), arkadaşlarımızla beraber yüklediğimiz fotoğraflar… Neredeyse her şey bizim sanal hayatımıza kaydediliyor. Böylesi bir ortamda (internet) kendimizi ve bilgilerimizi korumak çok önemlidir demek istiyorum.
Özellikle son 1-2 yıl içerisinde artan siber saldırıların ve insanların nasıl kandırıldıkları, bu durumdan nasıl çıkar kazandıkları hakkında konuşarak başlayalım…
Bilgi güvenliği nedir?
“Bilgi güvenliği, bilgilerin izinsiz kullanımından, izinsiz ifşa edilmesinden, izinsiz yok edilmesinden, izinsiz değiştirilmesinden, bilgilere hasar verilmesinden koruma veya bilgilere yapılacak olan izinsiz erişimleri engelleme ve bilgiyi güvende tutma çabasıdır.” [1]
Peki, bizim bilgilerimiz güvende midir?
– Tartışma konusu
“Benim bilgilerimi çalmak için uğraşacaklarını sanmıyorum” şeklinde yaklaşmanın yanlış olduğunu vurgulamak istiyorum elbette hepimizin bilgileri değerlidir. Bu konuya bilinçli ve mantıklı yaklaşmamız gerekir. Artık dünya değişiyor. İnsanlar ve yaşam tarzları hakkında bir sürü bilgi toplanıyor. Geçtiğimiz günlerde kendi wikipedia sayfanı oluştur adlı bir uygulamanın sosyal mühendislik yöntemiyle insanların bilgilerini erişme tuzağı olduğunu gördük. Sırf olayı denemek ve analiz etmek adına bu uygulamayı denediğim de Facebook üzerinden tüm bilgilerimi edinme talebinde bulunduğunu da görmüş oldum. Bu durum beni çok düşündürüyor. <İnsanlardan analiz edilen bilgiler, duygular ve düşünceler -kısaca olumlu olumsuz herşey- robotlara öğrenme verisi olarak eklenebiliyor.> Geleceğin yapay zeka ve robotlaşma üzerine kurulacağını hepimiz tahmin edebiliyoruz ama şunu da unutmayalım ki teknolojinin bu denli gelişimi gelecekteki savaşlara da zemin hazırlayabilir.
Biraz daha güvende olmak için ne yapmak gerekiyor?
Hiçbir sistem güvenli değildir. Örneği rakamlarla verecek olursam: %99.99 güvenli %0.01 güvensiz bir sistem, genel anlamda güvensiz bir sistem olarak nitelendirilir. Çünkü her bilgi ve veri, temelde 1 ve 0 a dayanmaktadır. (Konunun teknik detayını konuşmak isteyen arkadaşlar benimle iletişime geçebilirler.)
Ama biraz daha olsun güvende kalabilmek adına birkaç yöntem/taktik vereceğim.
Taktik 1: Karmaşık bir parola oluşturun!
abcd123 gibi bir şifre dakika bile sürmeyecek ölçüde kırılabilir bir şifredir. Bol bol karakter, rakam ve harf ile şifrenizi süsleyin.
A*a12my_t1K3/ tarzı bir şifre oldukça güçlüdür. Veya kendi adımı şifreleyeyim size örnek olması açısından. (Bunu yaparken BruteForce adını verdiğimiz algoritmalar, şifre kırarken deneme/yanılma yolunu kullanırlar. Ve güçlü bir şifre bu algoritmanın karmaşıklık faktörünü zedeleyip çalışmaz hale getirebilir. Baskın olarak doğum tarihi, cep telefonu numarası gibi rakamsal verileri kullanmak çok güvenli olmaz, size yakın olan kötü niyetli saldırgan tarafından tahmin edilebilir. ) 2mel*1.hi-ul._? gibi içinde adınızı taşıyan ve anımsanacak birkaç farklı karakter olan bir parola hatırlamaya kolaylık sağlayabilir.
Taktik 2: Adınızı, cep telefonunuzu, doğum tarihinizi, sevgilinizin/eşinizin veya çocuğunuzun adını kısaca size anlam ifade eden bilgileri doğrudan şifre olarak kullanmayın!
Taktik 1 de bahsi geçtiği gibi bunları çeşitli karakterler ve rakamlarla süsleyin. Hatta daha fazla güç katmak adına harfleri büyük ve küçük yazın. Çünkü ‘A’ ile ‘a’ bizim için aynı anlamı ifade ediyor, evet ama bilgisayar için farklı bir anlam taşıyor (ascii kod(256 karakterli bir kütüphane)) Bu yüzden dolayı büyük/küçük harf kullanımı, parolanın gücünü arttırır.
(En az 8 karakter olsun demeyeceğim, çünkü artık her site, kullanıcıdan parola isterken 8 karaktere zorunlu tutuyor.)
Taktik 3: E-postanızdaki güvenlik sorusuna doğru cevabı vermeyin! ☺
Çoğu insan bu yanlışa düşüyor. Artık herhangi bir sosyal medyaya, mail yoluyla erişilebiliniyor. Yani, ilgili maile kayıtlı olan bir hesap, şifremi unuttum yardımıyla geri alınabiliyor. Peki maile nasıl erişiliyor? Aynı şekilde gmail veya hotmail’ i baz alarak konuşacak olursak şifremi unuttum yardımına başvurduktan sonra şifreyi geri alma yöntemleri arasında güvenlik sorusu var. (Bu güvenlik sorusunu maili alırken oluşturuyorsunuz.) Örneğin: Dedenizin mesleği sorusunu seçtiğinizi varsayalım. Bunun cevabını sadece siz bilmiyorsunuz sonuçta. Size yakın olan bir saldırgan bu cevabı bildiği taktirde yeni şifre oluşturarak önce mailinizi sonra da sosyal hesaplarınızı alabilir.
Neyse ki son birkaç yılda telefona mesaj isteterek şifre alabilmek mümkün. Ayrıca gmail kullanıcılarına tavsiye olarak Google Authenticator adlı 2 adımlı doğrulama ara birimini araştırmalarını ve kullanmalarını tavsiye ederim.
(Ne yaparsanız yapın, maili kaptırmayın! Çünkü sosyal medya ve diğer sitelerde kullandığınız mail, olur da yabancı kişilerin kullanımına geçerse, diğer hesaplarınızın geçmesi de an meselesi olabilir.)
Taktik 4: Facebook kullanıcıları: akıllı telefonlarınızı verimli kullanın! Kodmatik ile güvenliğinizi güçlendirebilirsiniz.
Facebook şifrenizi bilen birisi olsa bile şifre ile giriş yaptıktan sonra telefonunuza kodmatik aracılığı ile gelen kodu bilmiyorsa oturum açamıyor. Ve siz giriş yapıldığına dair bilgi alıyorsunuz. Eğer facebook’ a telefon numaranızı girmişseniz (gizlilik ayarını sadece ben yapın ki kimse görmesin) kısa mesaj olarak ta bilgilendiriliyorsunuz.
Taktik 5 (En önemlisi): Hesaplarınızda aynı veya çok benzer parolalar kullanmayın!
Çünkü bir hesabınız saldırgan tarafından elde edildiyse diğeri de elde edilebilir. Bu duruma zemin hazırlamamak için önleminizi almanızı tavsiye ediyorum.
Aklıma gelen birkaç güvenlik önlemini açıklamaya çalıştım. Taktiklerin ardından şunu düşünebilirsiniz. Her hesaba farklı ve zor bir şifre! Nasıl hatırlayacağım? Sorusu aklınızı kurcalıyor olabilir. Önerim şu yönde:
Öncelikle bir excel dosyası oluşturun. Bunu şöyle yapabilirsiniz:
Hesap adı ve ilgili şifreyi karşısına not alın. Ve excel dosyasını Çalışma Kitabını Koru-Parola ile şifrele seçeneği ile şifreleyin. (yine zor bir şifre (taktik 1)) Dolayısıyla parolalarınızın olduğu excel dosyasını açmak için ana şifreyi (excel’ e koyduğunuz şifre) bilmek gerekiyor. Eğer sizde gününüzü bilgisayar başında geçiriyorsanız böyle bir yöntemi tercih edebilirsiniz. Ama excel dosyasının şifresini sakın unutmayın. ☺
İkinci bir tavsiyem (yazılıma merak duyan arkadaşlar için)
RSA algoritması ile parolalarınızı şifreli bir şekilde tutan yazılım geliştirebilirsiniz 🙂 (RSA algoritması, bu zamana kadar yapılmış en iyi şifreleme algoritmasıdır.)
Bunlar zor geliyor, uğraşmak istemiyorum derseniz de bir kâğıt, kalem alın ve parolalarınızı unutmamak adına yazın. Ama unutmadan şunu da söylemeliyim ki güvenliğin en zayıf halkası insandır.
Son olarak size bir soru soracağım:
Bir dokümanı ağdan çalmak mı, yüksek sesle onu okumak mı, yoksa akıllı telefon ile resmini çekmek mi hack olur?
Melih Hilmi Uludağ
PERPA HABERLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ
Abone Bilet Ücret Tarifeleri 2016
/0 Yorumlar/in Duyurular /tarafından sivaslioglu-perpaAbone Bilet Ücret Tarifeleri 2016
Duyuru ; 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle abone ve bilet ücret tarifeleri değişmiştir..
Abone Bilet Ücret Tarifeleri
PERPA DUYURULAR
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
PERPA FACEBOOK
E-dönüşüm E-imza Kep
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından sivaslioglu-perpaE-dönüşüm E-imza Kep
E-dönüşüm E-imza Kep
3 MİLYON ŞİRKET VE 70 MİLYON BİREYİN E-DÖNÜŞÜMÜ
TÜM ŞİRKETLER VE BİREYLERİN E-İMZA VE KEP DÖNÜŞÜMÜ
Son yıllarda iş hayatının hemen her alanına giren e-dönüşüm, BTK tarafından Kayıtlı Elektronik Posta ve elektronik imza gibi uygulamalarla kurumların ve bireylerin iş yapış şekillerini önemli ölçüde değiştirmeye başladı.
Global anlamda da, özellikle İtalya ve Kanada başta olmak üzere, nerdeyse şirketlerin tamamının ve bireylerin de %30 unun kullandığı e-imza ve KEP, ülkemizde de tüm şirket ve bireyleri dönüştürmeye hazırlanıyor.
Ülkemizin önde gelen e-dönüşüm kurumu EDM Bilişim, bir taraftan e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-bilet alanlarında 5 bine yakın kuruma hizmet verirken, diğer taraftan yüzbinlerce kurum ve kişiyi e-imza ve KEP ile buluşturuyor. EDM Bilişim İstanbul Satış Direktörü Serkan Dönmez, bu dönüşümü müşterilere en konforlu şekilde ulaştırmak için İstanbul’un iş merkezlerinde organizasyonlarını oluşturuyor. Bunlardan birini ve hatta ilkini PERPA da kuran Dönmez, ülkemizdeki tüm şirket ve bireyleri kapsayacak e-imza ve KEP dönüşümü hakkında aşağıdaki bilgileri verdi:
Öncelikle BTK’nın uygulamaya aldığı KEP sistemi ile ilgili tanım ve genel bilgilere birlikte bakalım.
KAYITLI ELEKTRONİK POSTA (KEP) NEDİR?
Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) , Yasal olarak geçerli ve teknik olarak güvenli elektronik posta olarak kabul edilmektedir. Standart elektronik posta (SEP) ile iletişim/belge paylaşımı yasal geçerli olarak ve teknik olarak güvenli kabul edilmeyen, iletimin kesin olarak sağlanamadığı ve inkar edilebilen bir iletişim şeklidir. KEP, e-imza ve zaman damgası kullanılarak, bir elektronik postanın iletildiğini garanti altına almayı, gönderen ve alan tarafların kim olduklarının bilinmesini, gönderilen iletinin ne olduğunun, içeriğinin başkalarınca değiştirilmediğinin ve gönderim zamanının kesin olarak tespit edilmesini sağlamaktadır. KEP, elektronik posta yoluyla yasal geçerli ve teknik olarak güvenli bir şekilde e-belge paylaşımını sağlayabilen ve bu işlemlerle ilgili kesin delil sağlayabilen tek araçtır. Daha basit bir ifade ile KEP; gönderici ve alıcı kimliklerinin belli olduğu, gönderi zamanının ve içeriğin sonradan değiştirilemediği, uyuşmazlık durumunda hukuki geçerliliği ve delil niteliği olan güvenli elektronik posta hizmetidir.
KEP SİSTEMİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
KEP SİSTEMİ İLE YAPILABİLECEK İŞLEMLER HANGİLERİDİR?
KEP İLE ELEKTRONİK TEBLİGAT’IN (E-TEBLİGAT) NE İLİŞKİSİ VAR?
Elektronik tebligat yönetmeliği kapsamına uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligatı ifade eden e- tebligat; Tebligat Kanunu’nda tebliğ çıkarmaya yetkili kılınan merciler tarafından elektronik ortamda hazırlanmış olan tebligatların değiştirilemez ve inkar edilemez bir şekilde kayıtlı elektronik posta (KEP) yoluyla alıcılarına iletilmesidir. Bu sistemde Tebligat Kanunu’nda tebliğ çıkarmaya yetkili kılınan merciler elektronik tebligat gönderebilecek olup, muhataplar ise elektronik tebligat alabileceklerdir. E-tebligat sistemine, Kamu Kurum ve Kuruluşları ile tüzel ve özel tüm kişiler üye olabilecektir. Elektronik tebligat adresi almak isteyen muhatapların elektronik tebligata elverişli kayıtlı elektronik posta (KEP) hesabı edinmeleri gerekmektedir. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca; anonim şirketler ve limited şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
TÜM ŞİRKETLERİ VE NÜFUSU DÖNÜŞTÜRECEK!
Buradaki en önemli adım, AB müktesebatına göre vatandaş ile devlet ve kurumlar arasındaki imzalama sistemlerinin bağımsız olması gerekliliğinin hayata geçirilmesi. Böylece e-devlet şifreleri, banka şifreleri tarihe karışacak, her imzalama e-imza ile imzalanacak, her kurumsal yazışma KEP ile gönderilecek.
Pek yakında bordro imzalama, mutabakat imzalama, sigorta poliçe imzalama, tebligat, sözleşme gibi uygulamaların yaygınlaşması da kısa vade büyüme potansiyelini oluşturmaktadır.
NEDEN EDM KEP?
Türkiye’nin önde gelen elektronik dönüşüm kurumlarından EDM Bilişim, Maliye Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından verilen lisanslar ve kendi geliştirdiği yüzde yüz yerli yazılım teknolojisi ile e-imza, KEP, e–fatura, e–defter, e-arşiv yani yasal geçerli PDF fatura ve elektronik belge yönetim sistemi (EBYS) alanlarında hizmet veriyor. İstanbul ve Ankara’da iki ayrı yedekli şirketimize ait veri merkezi bulunmaktadır.
EDM KEP sistemi, yasalar ve ilgili mevzuata uygun ve başta ETSI TS 102 640 standardı olmak üzere uluslararası KEP, bilgi güvenliği, ortak kriterler, iş sürekliliği ve olay yönetimi standartlarına uyumlu olarak oluşmuş INTERTECH altyapısı üzerinden verilir. EDM Bilişim sadece KEP hizmeti değil, onun tamamlayıcısı olan gönderilerin süreç yönetimini ve elektronik arşivlenmesini pazarda sadece EDM Bilişim tarafından sağlanan TS13298 standartlarına uygun sağlar.
EDM, KEP sistemi sayesinde kullanıcılarına talep etmeleri halinde deliller haricinde tüm içerikleri de ömür boyu saklama garantisi vererek, kullanıcıların içeriğin kaybolması, silinmesi ya da içeriğin değiştirilmesini engelleye bilme konusunda da güvenli bir hizmet sunabilmektedir. Ayrıca sistemde her bir ileti başında aynı miktarda SMS ile bilgilendirme konusunda da bedelsiz bir hizmet sunarak pazarda farklılaşmıştır.
EDM’DE KEP BAŞVURU SÜRECİ NASIL İŞLEMEKTEDİR?
İRTİBAT : Perpa Ticaret Merkezi A blok K:12 No:1828 Okmeydanı-Şişli-İstanbul – Serkan DÖNMEZ
Tel: 0 212 320 0 180 – 0 534 586 96 96
www.edmbilisim.com.tr
PERPA HABERLERİ PERPA TİCARET MERKEZİ
15 Temmuz’da Kırılan Camlarımız Yenileniyor
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Perpa Faaliyetler /tarafından sivaslioglu-perpa15 Temmuz’da Kırılan Camlarımız Yenileniyor
15 Temmuz’da Kırılan Camlarımız Yenileniyor
15 TEMMUZ’DA YAŞANAN OLAYLAR SONUCU KIRILAN CAMLARIMIZ YENİLENİYOR
15 TEMMUZ’DA JETLERİN ALÇAK UÇUŞLARINDAN DOLAYI PATLAYAN CAMLARIMIZ TEKNİK SERVİSİMİZ TARAFINDAN YENİLENMEKTEDİR.
PERPA DUYURULAR
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
PERPA FACEBOOK
12 Nolu Yük Asansörümüz Yenilendi
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Perpa Faaliyetler /tarafından sivaslioglu-perpa12 NOLU YÜK ASANSÖR’ ÜMÜZÜN YENİLEME İŞLEMİ TAMAMLANMIŞTIR. PERPA ESNAFINA HAYIRLI OLSUN..
12 Nolu Yük Asansörü
PERPA DUYURULAR
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
PERPA FACEBOOK